These clothes are finally dry.
- Bu giysiler nihayet kuru.
Mary uses eyedrops for her dry eyes.
- Mary kuru gözleri için göz damlaları kullanır.
Raisins are dried grapes.
- Kuru üzüm kurutulmuş üzümdür.
Sometimes raisins are added.
- Bazen kuru üzümler ilave edilir.
Their job is to fell the dead trees.
- Onların işi kurumuş ağaçları kesip devirmek.
Please tell him to get rid of the dead leaves.
- Lütfen ona kuru yapraklardan kurtulmasını söyle.
Tom was named the head of the organization after the director retired.
- Müdür emekli olduktan sonra Tom kuruluşun başına tayin edildi.
She is a member of this organization.
- Bu kuruluşun bir üyesidir.
That shirt used to look really nice on you, but I think it shrank in the dryer.
- Eskiden bu gömlek sana çok yakışırdı ama sanırım kurutma makinesinde çekmiş.
The weather's so good I think I'll hang the laundry out to dry.
- Hava çok iyi, kuruması için çamaşırlarımı dışarıya asmayı düşünüyorum.
That shirt used to look really nice on you, but I think it shrank in the dryer.
- Eskiden bu gömlek sana çok yakışırdı ama sanırım kurutma makinesinde çekmiş.
Somebody has stolen my hair dryer.
- Birisi saç kurutma makinemi çaldı.
Because of the drought, the grass has withered.
- Kuraklık nedeniyle çimler kurudu.
Raisins are dried grapes.
- Kuru üzüm kurutulmuş üzümdür.
Which do you prefer, raisins, prunes or dates?
- Hangisini tercih edersin, kuru üzüm, kuru erik veya hurma mı?
karışıma kuru maya eklemeyi unutma.
Hot, dry areas will become hotter and drier.
- Sıcak, kuru alanlar daha sıcak ve daha kuru olacak.
I'd like to know the exact exchange rate for yen.
- Yen için tam döviz kurunu bilmek istiyorum.
What's the exchange rate today?
- Bugün döviz kuru nedir?
This has been the driest six months in thirty years.
- Bu, otuz yıl içinde en kuru altı ay oldu.
Mary's dress is drying in the sun.
- Mary'nin giysisi güneşte kuruyor.
Tom is drying his face with a towel.
- Tom bir havlu ile yüzünü kuruluyor.
It's the most arid landscape I've ever seen.
- Bu şimdiye kadar gördüğüm en kuru peyzaj.
Tom dried his face with a towel.
- Tom havluyla yüzünü kuruladı.
Tom dried the dishes.
- Tom bulaşıkları kuruladı.
Tom put a piece of dry ice into a cup of water.
- Tom bir bardak suya bir parça kuru buz koydu.
Which do you prefer, raisins, prunes or dates?
- Hangisini tercih edersin, kuru üzüm, kuru erik veya hurma mı?
I bought a huge bag of dried figs yesterday.
- Dün büyük bir torba kuru incir satın aldım.
Don't leave him alone with that bag of dried figs.
- Onu o kuru incir torbasıyla yalnız bırakma.