I want to get rid of it.
- Ondan kurtulmak istiyorum.
I will have to get rid of this worn-out carpet.
- Ben bu yıpranmış halıdan kurtulmak zorunda kalacağım
Once you've got into a bad habit, it can be difficult to get out of it.
- Bir defa kötü bir alışkanlığı başlayınca, ondan kurtulmak zor olabilir.
I had to get out of Boston.
- Boston'dan kurtulmak zorundaydım.
I've got to get away for a while.
- Bir süre kurtulmak zorundayım.
I want to get away from the rat race.
- Koşuşturmadan kurtulmak istiyorum.
Tom needed a few hours to recover from his nightmare.
- Kabusundan kurtulmak için Tom'un birkaç saate ihtiyacı vardı.
It takes time to get over a divorce.
- Bir boşanmanın etkisinden kurtulmak zaman alır.
Sami fled to Egypt to avoid arrest.
- Sami, tutuklamaktan kurtulmak için Mısır'a kaçtı.
Japan is still struggling to emerge from recession.
- Japonya durgunluktan kurtulmak için hala mücadele veriyor.
It's not easy to get rid of a bad habit.
- Kötü bir alışkanlıktan kurtulmak kolay değildir.
I want to get rid of it.
- Ondan kurtulmak istiyorum.
It's not easy to discard a bad habit.
- Kötü bir alışkanlıktan kurtulmak kolay değil.
Tom desperately tries to escape his responsibility.
- Tom umutsuzca sorumluluğundan kurtulmaya çalışıyor.
The only way to escape air pollution is to live in the middle of nowhere.
- Hava kirliliğinden kurtulmanın tek yolu ıssız bir yerde yaşamaktır.
Layla missed a chance of rescue.
- Leyla kurtulma şansını kaçırdı.
We got rid of the mice in his house.
- Onun evindeki farelerden kurtulduk.
We finally got rid of our old car.
- Sonunda eski arabamızdan kurtulduk.
I will have to get rid of this worn-out carpet.
- Ben bu yıpranmış halıdan kurtulmak zorunda kalacağım
It is not easy to get rid of a bad habit.
- Kötü bir alışkanlıktan kurtulmak kolay değildir.
I need to get over him.
- Ondan kurtulmam gerekiyor.
It takes time to get over a divorce.
- Bir boşanmanın etkisinden kurtulmak zaman alır.
How will you dispose of this problem?
- Bu sorundan nasıl kurtulacaksın?
Tom managed to elude capture.
- Tom yakalanmaktan kurtulmayı başardı.
Is there hope in salvation?
- Kurtulma umudu var mı?
I'm not sure what's the best way to disentangle this.
- Bundan kurtulmanın en iyi yolunun ne olduğundan emin değilim.