I doubt that Tom would help, but you should still ask him.
- Tom'un yardımcı olacağından kuşkuluyum, ama yine de ona sormalısınız.
I doubt if Bob will come on time.
- Bob'ın zamanında gelip gelmeyeceğinden kuşkuluyum.
Fadil's death raised suspicions.
- Fadıl'ın ölümü kuşku uyandırıyordu.
He fell under the suspicion of the police.
- Polis ondan kuşkulandı.
The old woman looked at me with surliness and mistrust.
- Yaşlı kadın bana öfkeyle ve kuşkuyla baktı.
Tom never had an inkling that Mary and John were dating each other.
- Tom'un Mary ve John'un birbirleriyle flört ettikleri konusunda hiçbir kuşkusu yok.
I've done questionable things.
- Kuşkulu şeyler yaptım.
Tom made some questionable choices.
- Tom bazı kuşkulu seçimler yaptı.
I've always distrusted him.
- Ondan her zaman kuşkulandım.
Tom stared at Mary in disbelief.
- Tom Mary'ye kuşkuyla baktı.
Tom stared in disbelief.
- Tom kuşku içinde baktı.