O bana tamamen zevkime uygun bir kravat verdi.
- She gave me a necktie which was completely to my liking.
Bana o kravatı gösterir misin?
- Could you show me that necktie?
O çocuk ayakkabılarını güçlükle bağlayabildi.
- That child could barely manage to tie his shoes.
Sözleşme imzaladığımız için kararımıza bağlıydık.
- We were tied to our decision because we signed the contract.