koymama

listen to the pronunciation of koymama
Türkisch - Englisch
omission of
koy
{i} cove

He put a cover over his car. - O, arabasının üzerine bir örtü koydu.

I used to make sure I put a cover over my motorcycle at night. - Ben gece motosikletimin üstüne bir kılıf koyduğumu sağlama alırdım.

koy
put

Put some salt on your meat. - Etinin üzerine biraz tuz koy.

Please put a cassette in the VCR and press the record button. - Lütfen VCR'a bir kaset koy ve kayıt butonuna bas.

koy
inlet
koy
{f} putting

I had a hard time putting the kid to bed. - Çocuğu yatağa koyarken sıkıntı çektim.

I have no interest in putting my money into your dreams. - Hayallerinize paramı koymakla ilgilenmiyorum.

koy
{i} sound

What sound does a sheep make? - Bir koyun nasıl ses çıkarır?

I put my fingers in my ears to block out the terrible sounds. - Ben korkunç sesleri engellemek için parmaklarımı kulaklarıma koydum.

koy
{i} arm

Tom put his arm around Mary. - Tom kolunu Mary'nin etrafına koydu.

Tom snuggled in close, putting his arm around Mary. - Tom yakın yatmıştı, kolunu Mary'nin etrafına koymuştu.

koy
loch
koy
indentation
koy
bight
koy
shag
koymamak
omit
koy
basin
koy
bay, cove, inlet
koy
small bay, cove
koy
armlet
koy
creek
koy
bay

We were granted the privilege of fishing in this bay. - Bize bu koyda özel balık tutma izni verildi.

koy
shagged
koymamak
(neg. form of koymak ) not to put
yanına koymama
reprisal
Türkisch - Türkisch

Definition von koymama im Türkisch Türkisch wörterbuch

KOY
(Osmanlı Dönemi) Küçük körfez. Karanın içine girmiş, rüzgârdan saklı deniz parçası. Deniz koyuna benzer, çevresi mahfuz yer. Köşe, bucak
Koy
bük
koy
Denizin, gölün küçük girintiler biçiminde karaya doğru sokulduğu yer, küçük körfez: "Sandalını Kaşık Adası'nın bir küçük koyuna çekti."- S. F. Abasıyanık
koy
Denizin, gölün küçük girintiler biçiminde karaya doğru sokulduğu yer, küçük körfez
koymama
Favoriten