Bazen düzeltmek yazmaktan zordur.
- Manchmal ist das Korrigieren schwieriger als das Schreiben.
Test kağıtlarını düzeltmekle meşgul.
- He is busy correcting test papers.
Yanlışlarımı düzeltmekten vazgeçmeni istemiyorum.
- I don't want you to quit correcting my mistakes.
Ne Tom ne de Mary kusursuz.
- Neither Tom nor Mary is correct.
O kesinlikle kusursuzdur.
- She's correct for sure.
Bu saat tamamen doğrudur.
- This watch keeps correct time.
Bu tam olarak doğru değil.
- That's not entirely correct.
Onlar politik doğruluktan korkmuyor.
- They're not afraid of political correctness.
Politik doğruluk fikrinin yararlı mı yoksa zararlı mı olup olmadığını tartışın.
- Discuss whether the idea of political correctness is beneficial or harmful.
Cümleleri düzeltmeyi severim.
- I like to correct sentences.
Shishir son zamanlarda bir sürü cümle düzeltmektedir.
- Shishir has been correcting a lot of sentences lately.
I had my composition corrected by Mr Jones.
- Ich habe mir meinen Aufsatz von Herrn Jones korrigieren lassen.
Correct me if I'm wrong.
- Korrigieren Sie mich, wenn ich mich irre.