korkma

listen to the pronunciation of korkma
Türkisch - Englisch
fear

He is too dumb to fear danger. - O, tehlikeden korkmayacak kadar aptaldır.

He who wants to travel the path of wisdom must not fear failure, for no matter how much progress he makes, his goal remains unattainably far off. - Bilgelik yolunda yürümek isteyen hatadan korkmamalı, zira ne kadar çok gelişme yaparsa yapsın hiç önemi yok, onun amacı elde edilemeyecek kadar uzak kalır.

never fear

It will end well, never fear! - İyi sona erecek, hiç korkma!

don't be afraid

It's nothing, don't be afraid! - Bu şey yok, korkmayın!

Don't be afraid to ask questions. - Soru sormaktan korkma.

no fear

Follow me and have no fear. - Beni takip et ve korkma.

chin up
korkmak
{f} fear

It is foolish to fear what you cannot avoid. - Kaçınılamaz şeyden korkmak aptalcadır.

Do not kill Edward; it is good to fear. - Edward'ı öldürme; korkmak iyidir.

korkmak
shy
korkmak
be afraid

There's no reason to be afraid of Tom. - Tom'dan korkmak için bir sebep yok.

There's no reason to be afraid. - Korkmak için hiçbir sebep yok.

korkmak
be scared

There's no reason to be scared. - Korkmak için hiçbir neden yok.

Tom is too stupid to be scared. - Tom korkmak için çok aptal.

korkmak
frightened

I have never seen any reason to be frightened of the dark. - Karanlıktan korkmak için bir neden göremiyorum.

kork
be afraid

Don't be afraid to make mistakes when speaking English. - İngilizce konuşurken hata yapmaktan korkmayın.

It's nothing, don't be afraid! - Bu şey yok, korkmayın!

korkmak
be scared of
korkmak
afraid of

What do I have to be afraid of? - Neyden korkmak zorundayım?

I wish you'd stop being afraid of me. - Keşke benden korkmaktan vazgeçsen.

korkmak
{f} dread
korkmak
be frightened

I have never seen any reason to be frightened of the dark. - Karanlıktan korkmak için bir neden göremiyorum.

kork
{f} fear

Man fears disasters such as floods and fires. - İnsan su baskınları ve yangınlar gibi felaketlerden korkar.

They fear that he may be dead. - Onun ölü olabileceğinden korkuyorlar.

korkmak
to be anxious
korkmak
anxious
korkmak
panic
korkmak
to be scared

It's normal to be scared. I'm scared too, you know. - Korkmak normaldir. Bende korkarım, bilirsin.

There's no reason to be scared. - Korkmak için hiçbir neden yok.

korkmak
worry
korkmak
to be frightened

I have never seen any reason to be frightened of the dark. - Karanlıktan korkmak için bir neden göremiyorum.

korkmak
chicken out
korkmak
be anxious about
korkmak
scared

Tom is too stupid to be scared. - Tom korkmak için çok aptal.

Tom was too surprised to be scared. - Tom korkmaktan çok şaşırdı.

korkmak
be anxious
korkmak
afraid

I don't want to be afraid of Tom anymore. - Artık Tom'dan korkmak istemiyorum.

It's normal to be a little afraid. - Biraz korkmak normaldir.

korkmak
anxious about
korkmak
shied
korkmak
get the wind up
kork
be afraid of
korkmak
scare

There's no reason to be scared. - Korkmak için hiçbir neden yok.

Tom was too surprised to be scared. - Tom korkmaktan çok şaşırdı.

korkmak
to be afraid

You don't have to be afraid. - Korkmak zorunda değilsin.

I don't want to be afraid of Tom anymore. - Artık Tom'dan korkmak istemiyorum.

Korkmak
feel frightened
karanlıktan korkma
Fear of the darkness
korkmak
get afraid
ateşten korkma
pyrophobia
dini törenlerden korkma
(Pisikoloji, Ruhbilim) teleophobia
frengi olmaktan korkma
(Pisikoloji, Ruhbilim) luiphobia
kork
{f} dread

Cats have a dread of water. - Kedilerin su korkusu vardır.

Tom dreads going to work tomorrow. - Tom yarın işe gitmeye korkuyor.

korkmak
flinch
korkmak
to be frightened; to be afraid (of), to fear; to scare, to be scared; to worry, to be anxious (about)
korkmak
funk
korkmak
be appalled
korkmak
to fear, be afraid (of), be scared (of), dread. korktuğu başına gelmek/korktuğuna uğramak for something to turn out the way one feared, for a much feared thing to befall one
korkmak
sweat blood
korkmak
quail
korkmak
have a fright
korkmak
get a fright
korkmak
be afraid of

I don't want to be afraid of Tom anymore. - Artık Tom'dan korkmak istemiyorum.

There's no reason to be afraid of Tom. - Tom'dan korkmak için bir sebep yok.

korkmak
take fright
korkmak
misdoubt
korkmak
have cold feet
korkmak
get cold feet
korkmak
show the white feather
mezar taşlarından korkma
(Pisikoloji, Ruhbilim) placophobia
sen işten korkma, iş senden korksun
(Atasözü) Don't waste time thinking how hard a job is; just set to and try to get it done
sivri eşyalardan korkma
(Pisikoloji, Ruhbilim) aichmophobia
sivri uçlu objelerden korkma
(Pisikoloji, Ruhbilim) enetophobia
sivri şeylerden korkma
(Pisikoloji, Ruhbilim) cnidophobia
sudan korkma
hydrophobia
tornado ve hortumlardan korkma
(Pisikoloji, Ruhbilim) lilapsophobia
Türkisch - Türkisch
Korkmak işi
tahaşi
(Osmanlı Dönemi) TEREVVU'
korkmak
Yapamamak, cesaret edememek
korkmak
Korku duymak, ürkmek, dehşete kapılmak: "Karanlık yerde insan korkmaz mıydı?"- S. F. Abasıyanık
korkmak
Kaygı duymak, endişe etmek: "Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak."- M. A. Ersoy. Çekinmek, sakınmak, saygı duymak: "Sabaha karşı aşağı indi, aralık kapıdan korka korka babasına baktı."- R. N. Güntekin
Korkmak
(Osmanlı Dönemi) TEŞEZZÜR
Korkmak
(Osmanlı Dönemi) KEV'
Korkmak
(Osmanlı Dönemi) TENEZZÜR
Korkmak
(Osmanlı Dönemi) İGBAB
Korkmak
(Osmanlı Dönemi) ERVA'
Korkmak
(Osmanlı Dönemi) HUML
Korkmak
korkulmak
Korkmak
(Osmanlı Dönemi) TEŞENNÜC
Korkmak
ürpermek
Korkmak
(Hukuk) TAAFFÜN ETMEK
Korkmak
(Osmanlı Dönemi) TESE'SÜ'
korkmak
Korku duymak, ürkmek, dehşete kapılmak
korkmak
Çekinmek, sakınmak, saygı duymak
korkmak
Kaygı duymak, endişe etmek
korkma
Favoriten