She walked barefoot over the hot embers.
- O, sıcak korlar üzerinde çıplak ayakla yürüdü.
I have horrible heartburn.
- Bende korkunç mide yanması var.
Fear crept into my heart and settled there.
- Korku kalbime süzüldü ve orada yerleşti.
The news caused alarm throughout the village.
- Haber köyün her tarafında korkuya neden oldu.
I found that very alarming.
- Onu çok korkutucu buldum.
This club is fearfully dull. The dance floor is empty and the smoking patio is packed.
- Bu kulüp korkunç şekilde sıkıcıdır. Dans alanı boş ve sigara içme verandası tıka basa doludur.