Çocuğun kafası demir parmaklıkların arasına sıkışmıştı.
- Der Kopf des Kindes war zwischen den eisernen Gitterstäben eingeklemmt.
Batılı ülkeler doları güçlendirmek için baş başa verip düşünüyorlar.
- Western nations have to put their heads together to strengthen the dollar.
Lee Leffingwell, Austin Şehir Konseyi'nin başkanıdır.
- Lee Leffingwell is the head of the Austin City Council.
Tom genellikle sadece başlıkları okur.
- Tom usually only reads the headlines.
Herkes bu sabahki haber başlıklarından memnundu.
- Everyone was delighted by this morning's headlines.
Bir elin nesi var, iki elin sesi var.
- Two heads are better than one.
Ikeda birkaç aptalca hata yaptı ve bu yüzden ona bölüm başkanı tarafından ağzının payı verildi.
- Ikeda made several silly mistakes, and so he was told off by the department head.