Çocuğun kafası demir parmaklıkların arasına sıkışmıştı.
- Der Kopf des Kindes war zwischen den eisernen Gitterstäben eingeklemmt.
Lee Leffingwell, Austin Şehir Konseyi'nin başkanıdır.
- Lee Leffingwell is the head of the Austin City Council.
O, baş ağrısından acı çekiyor.
- He is suffering from a headache.
Tom sadece başlıklara baktı.
- Tom only glanced at the headlines.
Haber başlıklarını gördün mü?
- Have you seen the headlines?
Onların hepsinin, kolları, bacakları, ve kafaları var,onlar yürürler ve konuşurlar, ama şimdi onlara farklı yapmak isteyen bir şey var.
- They all have arms, legs, and heads, they walk and talk, but now there's SOMETHING that wants to make them different.
Bir fincan kahve kafamı aydınlattı.
- A cup of coffee cleared my head.