Fair trade has become quite a topical subject.
I tried to change the subject.
- Konuyu değiştirmeye çalıştım.
I concentrated my attention on the subject.
- Ben, dikkatimi konuya yoğunlaştırdım.
Our topic of the week is: _____.
- Haftanın konusu: _____.
The conversation moved on to other topics.
- Konuşma diğer konulara geçti.
I would like to talk with you about this matter.
- Bu sorun hakkında seninle konuşmak istiyorum.
They are matters which we need to discuss.
- Onlar tartışmamız gereken konular.
Communism was the biggest issue in the campaign.
- Komünizm kampanyada en büyük konu oldu.
The convention voted on the issue sixty times.
- Kongre, konuyla ilgili altmış kez oylandı.
We are all one on that point.
- Biz bu konuda hepimiz aynı fikirdeyiz.
I couldn't get the point of his speech.
- Konuşmasının konusunu anlayamadım.
Do you want to talk about the affair?
- İş hakkında konuşmak ister misin?
The affair cost me many sleepless nights.
- Konu bana birçok uykusuz gecelere mal oldu.
What's the theme of the novel?
- Romanın konusu nedir?
I've kept a blog before. I didn't really have a set theme; I just blogged about whatever happened that day.
- Ben daha önce bir blog tuttum. Gerçekten belirli bir konum yoktu; Sadece o gün olan herhangi bir şeyi blogladım.
This subject is not within the scope of our study.
- Bu konu bizim çalışma kapsamında değildir.
Can I speak to the head nurse?
- Baş hemşire ile konuşabilir miyim?
Paradoxically, the President of Turkey is the de jure head of state but has no legal role in government.
- Türkiye Cumhurbaşkanı, paradoksal bir biçimde hukuken devletin başı olmasına rağmen hükümet içinde yasal bir konumu yoktur.
They want to talk to you about areas of mutual interest.
- Onlar karşılıklı ilgi alanları konusunda sizinle konuşmak istiyorlar.
Research in this area is somewhat equivocal.
- Bu konuda yapılan araştırma oldukça şüpheli.
I have no objection to paying a special fee if it is necessary.
- Gerekirse özel bir ücret ödeme konusunda herhangi bir itirazım yok.
His book became an object of criticism.
- Onun kitabı eleştiri konusu haline geldi.
Rote learning might help you to pass exams, but it's no guarantee that you'll really understand the subject matter.
- Ezbere öğrenme sınavları geçmenizde fayda sağlayabilir ama konuyu gerçekten anlayacağınızın teminatı değildir.
I was just talking to him. Talking to him about what? That's none of your business.
- Sadece onunla konuşuyordum. Onunla ne hakkında konuşuyordun? O seni ilgilendirmez.
I want your help about business.
- İş konusunda senin yardımını istiyorum.
This carpet is designed for residential use.
- Bu halı konut kullanımı için tasarlanmıştır.
He responded to a speech of welcome.
- Bir karşılama konuşmasını yanıtladı.
There's not so much text in this book.
- Bu kitapta o kadar çok konu yok.
Mary's phone was confiscated because she was caught texting in class.
- Sınıfta mesajlaşırken yakalandığı için Mary'nin telefonuna el konuldu.
He interrupted the speaker with frequent questions.
- O, sık sık soruları ile konuşmacını sözünü kesti.
A trip to America is out of the question.
- Amerika'ya bir yolculuk söz konusu değil.
The speaker's argument was off the point.
- Konuşmacının tartışması konuyla alâkasızdı.
This argument is pure rhetoric.
- Bu tartışma etkili konuşma sanatından başka bir şey değil.
We talked about various things.
- Çeşitli şeyler hakkında konuştuk.
I don't know about things like that.
- Öyle şeyler konusunda bilgim yok.
Konuşmasının muhtevası, mevzu ile alakalı değildir.
- Konuşmasının içeriği, konu ile ilgili değildir.