Mathematics is a good subject.
- Matematik iyi bir konudur.
I concentrated my attention on the subject.
- Ben, dikkatimi konuya yoğunlaştırdım.
Let's find sentences with new vocabulary on this topic, add them to the following list: _____; and translate them.
- Haydi bu konuda yeni sözcük haznesiyle cümleler bulun, yandaki _____ listesine onları ekleyin; ve çevirin.
A new topic came up in conversation.
- Konuşmada yeni bir konu gündeme geldi.
To tell the truth, this matter does not concern it at all.
- Gerçeği söylemek gerekirse, bu konu onu hiç ilgilendirmez.
His interpretation of this matter is too one-sided.
- Onun bu konuyla ilgili yorumu çok tek-taraflıdır.
The delegates voted on the issue.
- Delegeler konuyla ilgili oy kullandı.
Let us turn now to the fundamental issue.
- Şimdi temel konuya dönelim.
I couldn't get the point of his speech.
- Konuşmasının konusunu anlayamadım.
I differ from you on that point.
- Ben o konuda seninle aynı fikirde değilim.
Do you want to talk about the affair?
- İş hakkında konuşmak ister misin?
According to a survey, three in five people today are indifferent to foreign affairs.
- Bir ankete göre, insanların beşte üçü uluslararası konulara ilgisiz.
What's the theme of the novel?
- Romanın konusu nedir?
I've kept a blog before. I didn't really have a set theme; I just blogged about whatever happened that day.
- Ben daha önce bir blog tuttum. Gerçekten belirli bir konum yoktu; Sadece o gün olan herhangi bir şeyi blogladım.
Research in this area is somewhat equivocal.
- Bu konuda yapılan araştırma oldukça şüpheli.
Negotiators have agreed on two draft texts, but there are still many areas of disagreement.
- Arabulucular iki taslak metin üzerinde anlaşmaya vardı, ama hala anlaşma sağlanamayan birçok konu var.
I have no objection to paying a special fee if it is necessary.
- Gerekirse özel bir ücret ödeme konusunda herhangi bir itirazım yok.
His book became an object of criticism.
- Onun kitabı eleştiri konusu haline geldi.
Mary's phone was confiscated because she was caught texting during class.
- Ders anında mesajlaşırken yakalandığı için Mary'nin cep telefonuna el konuldu.
We read the full text of his speech.
- Onun konuşmasının tam metnini okuduk.
I don't like to leave things up in the air.
- Konuları sallantıda bırakmayı sevmiyorum.
We talked about various things.
- Çeşitli şeyler hakkında konuştuk.
Rote learning might help you to pass exams, but it's no guarantee that you'll really understand the subject matter.
- Ezbere öğrenme sınavları geçmenizde fayda sağlayabilir ama konuyu gerçekten anlayacağınızın teminatı değildir.
Research in this area is somewhat equivocal.
- Bu konuda yapılan araştırma oldukça şüpheli.
He responded to a speech of welcome.
- Bir karşılama konuşmasını yanıtladı.
Tom hasn't talked to me since we had that argument.
- O tartışmayı yaptığımızdan beri Tom benimle konuşmadı.
This argument is pure rhetoric.
- Bu tartışma etkili konuşma sanatından başka bir şey değil.
I want your help about business.
- İş konusunda senin yardımını istiyorum.
I was just talking to him. Talking to him about what? That's none of your business.
- Sadece onunla konuşuyordum. Onunla ne hakkında konuşuyordun? O seni ilgilendirmez.
Can I speak to the head nurse?
- Baş hemşire ile konuşabilir miyim?
They all have arms, legs, and heads, they walk and talk, but now there's SOMETHING that wants to make them different.
- Onların hepsinin, kolları, bacakları, ve kafaları var,onlar yürürler ve konuşurlar, ama şimdi onlara farklı yapmak isteyen bir şey var.
This subject is not within the scope of our study.
- Bu konu bizim çalışma kapsamında değildir.
He interrupted the speaker with frequent questions.
- O, sık sık soruları ile konuşmacını sözünü kesti.
Without a passport, leaving a country is out of the question.
- Bir pasaport olmadan, bir ülkeyi terk etmek söz konusu değildir.
Whether you like Tom or not is irrelevant.
- Tom'u sevip sevmemen konu dışı.
It is irrelevant what you think.
- Düşündüğün şey konu dışı.
konu tekrarı yapacağım.
How dare you say that's not relevant!
- Onun konu ile ilgili olmadığını söylemeye nasıl cesaret edersin!
The content of his speech is not relevant to the subject.
- Konuşmasının içeriği, konu ile ilgili değildir.
How do you come up with such interesting plots for your novels?
- Romanlarınız için böylesine ilginç konuları nasıl buluyorsunuz?
There are some topics you shouldn't discuss with Tom.
- Tom'la tartışmaman gereken bazı konular var.
The conversation moved on to other topics.
- Konuşma diğer konulara geçti.
The conversation moved on to other topics.
- Konuşma diğer konulara geçti.
We talked about a variety of topics.
- Biz farklı konular hakkında konuştuk.
Math and English were my favorite subjects.
- Matematik ve İngilizce benim en sevdiğim konulardır.
I like English best of all subjects.
- Bütün konular içerisinde en çok İngilizceyi severim.
Konuşmasının muhtevası, mevzu ile alakalı değildir.
- Konuşmasının içeriği, konu ile ilgili değildir.