I gave her a comic book to read.
- Ona okumak için komik bir kitap verdim.
Everyone claims that it's harder to play comic roles than others, but that's not true at all. Doing a good job is always difficult, in any area.
- Herkes komik roller oynamanın diğerlerinden daha zor olduğunu iddia ediyor fakat bu hiç doğru değil. Herhangi bir alanda, iyi bir iş yapmak her zaman zordur.
This dress may look funny, but I like it.
- Bu elbise komik görünebilir ama onu seviyorum.
Dying is nothing. So start with living, it's less funny and it lasts longer.
- Ölüm hiçbir şey. Bu yüzden yaşamla başla, daha az komik ve daha uzun sürer.
Tom's jokes are hilarious and get even better after he's had a few beers.
- Tom'un esprileri komiktir, birkaç bira içtikten sonra daha da komikleşir.
Tom thought it was hilarious.
- Tom bunun komik olduğunu düşündü.
Tom has a funny way of laughing.
- Tom'un komik bir gülme şekli var.
Tom looked so funny that I couldn't help laughing.
- Tom o kadar komik görünüyordu ki gülmekten kendimi alamadım.
His behavior at the party was so humorous that I could not help laughing.
- Onun partideki davranışı o kadar komikti ki kendimi gülmekten alamadım.
This is beyond ludicrous.
- Komik ötesi bir durum.
Hopefully, being ridiculous doesn't kill you !
- Komiklikten ölmezsin umarım!
I probably sound ridiculous.
- Muhtemelen komik görünüyorum.
His story was so funny that everyone could not help laughing.
- Onun hikayesi o kadar komikti ki gülmemek elimde değildi.
He was so funny at the party that I simply couldn't restrain my laughter.
- O, partide o kadar komikti ki gerçekten gülmeme engel olamadım.
I don't find that amusing.
- Onu komik bulmuyorum.
Tom thought that the story was amusing.
- Tom hikayenin komik olduğunu düşündü.
He's not a very funny comedian.
- O çok komik bir komedyen değil.
He is one of the most hilarious comedians.
- O en komik komedyenlerden biridir.