I gave her a comic book to read.
- Ona okumak için komik bir kitap verdim.
Everyone claims that it's harder to play comic roles than others, but that's not true at all. Doing a good job is always difficult, in any area.
- Herkes komik roller oynamanın diğerlerinden daha zor olduğunu iddia ediyor fakat bu hiç doğru değil. Herhangi bir alanda, iyi bir iş yapmak her zaman zordur.
This dress may look funny, but I like it.
- Bu elbise komik görünebilir ama onu seviyorum.
My son tried to become a teller of funny stories.
- Oğlum komik hikayelerin anlatıcısı olmak için çalıştı.
Tom thought it was hilarious.
- Tom bunun komik olduğunu düşündü.
This is a hilarious story!
- Bu çok komik bir hikaye!
Tom has a funny way of laughing, doesn't he?
- Tom'un komik bir gülmesi var, değil mi?
His story was so funny that everyone could not help laughing.
- Onun hikayesi o kadar komikti ki gülmemek elimde değildi.
His behavior at the party was so humorous that I could not help laughing.
- Onun partideki davranışı o kadar komikti ki kendimi gülmekten alamadım.
This is beyond ludicrous.
- Komik ötesi bir durum.
That's the most ridiculous thing I've ever heard.
- O şimdiye kadar duyduğun en komik şey.
What a ridiculous comparison!
- Ne komik bir karşılaştırma!
Tom has a funny way of laughing.
- Tom'un komik bir gülme şekli var.
He looked so funny that I couldn't help laughing.
- O o kadar komik görünüyordu ki gülmekten kendimi alamadım.
Tom thought that the story was amusing.
- Tom hikayenin komik olduğunu düşündü.
Ambiguous phrases in general lead to amusing interpretations.
- Çok anlamlı sözcük grupları genelde komik çevirilere neden olur.
This comedian isn't funny at all.
- Bu komedyen hiç komik değil.
That comedian is very funny.
- O komedyen çok komik.