She catches colds easily.
- O, soğuk algınlığına kolayca yakalanır.
Wooden houses catch fire easily.
- Ahşap evler kolayca tutuşurlar.
The eloquent scholar readily participated in the debate.
- Güzel konuşan bilim adamı kolayca tartışmaya katıldı.
The noted diplomat readily participated in the committee.
- Tanınmış diplomat komiteye kolayca katıldı.
Sami always had pills within easy reach.
- Sami'nin her zaman kolayca ulaşabileceği hapları vardı.
My house is within easy reach of the station.
- Evim istasyona kolayca ulaşılabilecek bir yerde.
She mounted the horse with ease.
- O, kolayca ata bindi.
You can do this with ease.
- Bunu kolayca yapabilirsin.
This zipper doesn't zip smoothly.
- Bu fermuar kolayca kapanmıyor.
We forget our faults easily if no one knows them as well as us.
- Eğer hiç kimse onları bizim kadar iyi bilmiyorsa hatalarımızı kolayca unutabiliriz.