Select Keyboard: Türkçe ▾ X
| ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
|
We're all vulnerable.
- biz hepimiz kolay inciniriz.
Children are so vulnerable.
- Çocuklar çok kolay incinir.
This zipper doesn't zip smoothly.
- Bu fermuar kolayca kapanmıyor.
I was easily taken in by his smooth talk.
- Onun yumuşak konuşmasıyla kolaylıkla içeri alındım.
It was not so simple to write a letter in English.
- İngilizce bir mektup yazmak böyle kolay değildi.
The work here is fairly simple.
- Buradaki iş oldukça kolaydı.
I found the problem uncomplicated.
- Ben sorunu kolay buldum.
To be always honest is not easy.
- Her zaman dürüst olmak kolay değildir.
It's easy to cut cheese with a knife.
- Peyniri bıçakla kesmek kolaydır.
That cocktail is sweet and easy to drink.
- O kokteyl tatlı ve içmesi kolay.
Cleaning up after the party was no picnic.
- Partiden sonra ortalığı toparlamak kolay değildi.
I was young and impressionable at that time.
- O zamanlar genç ve kolay etkilenendim.