They did not demand better working conditions.
- Onlar daha iyi çalışma koşulları talep etmedi.
Tom and Mary demanded better working conditions.
- Tom ve Mary daha iyi çalışma koşulları talep etti.
Under the circumstances, bankruptcy is inevitable.
- Bu koşullar altında, iflas kaçınılmazdır.
Under the circumstances, bankruptcy is inevitable.
- Koşullar altında iflâs kaçınılmazdır.
If you request a further discount, we suggest changing the terms of payment.
- Daha fazla bir indirim talep ederseniz, ödeme koşullarını değiştirmeyi öneririz.
Terms of use may be changed without notice.
- Kullanım koşulları haber verilmeksizin değiştirilebilir.
I think I've showed considerable constraint under the circumstances.
- Ben bu koşullar altında önemli bir baskı gösterdiğimi düşünüyorum.
When we borrow money, we must agree to the conditions.
- Para borç aldığımızda koşulları kabul etmeliyiz.
That politician is well versed in internal and external conditions.
- O politikacı iç ve dış koşullarda deneyimlidir.
Health is a necessary condition for happiness.
- Sağlık mutluluk için gerekli bir koşuldur.
Health is an important condition of success.
- Sağlık başarı için önemli bir koşuldur.
That politician is well versed in internal and external conditions.
- O politikacı iç ve dış koşullarda deneyimlidir.