Uranus'un kara, kaya parçaları şeklinde nesneleri içeren, onbir bilinen halkası vardır.
- Uranus has eleven known rings, which contain dark, boulder-sized particles.
Ceza hukuku, ceza yasası olarak da bilinen, bir suç olarak sınıflandırılmış olan bir hareket için takibat gerektirir.
- Criminal law, also known as penal law, involves prosecution for an act that has been classified as a crime.
Bir sosyete moda toplumda iyi tanınan ve sosyal faaliyetlere ve eğlenceye düşkün bir kişidir.
- A socialite is a person who is well known in fashionable society and is fond of social activities and entertainment.
Sami iyi tanınan bir avukat tuttu.
- Sami hired a well known attorney.
O hem Hindistan'da hem de Çin'de iyi tanınmaktadır.
- She is well known in both India and China.
O hem Japonya'da hem de Amerika Birleşik Devletlerinde iyi tanınmaktadır.
- She is well known both in Japan and in the United States.
San Fransisko, sisi ve diğer şeylerin arasında tepeleri ile ünlüdür.
- San Francisco is known for its fog and its hills among other things.
Onun adı bu kasabada herkesçe bilinmektedir.
- His name is known to everyone in this town.
Bay Hashimoto herkes tarafından bilinir.
- Mr Hashimoto is known to everyone.
O bir şarkıcı olarak iyi tanınmıştır.
- She's well known as a singer.
O bölgede, çok iyi tanınmış bir şarap üretilir.
- A very well known wine is produced in that region.
Geçen yüzyılın ortasına kadar Japonya'nın feodal bir devlet olduğu iyi bilinmektedir.
- It is well known that up to the middle of the last century Japan was a feudal state.
Firma, yüksek kaliteli ürünleriyle bilinmektedir.
- The firm is known for its high-quality products.
Ben tam saati bilmek istiyorum.
- I'd like to know the exact time.
Nereye gittiğimizi bilmek için bazen geriye bakmalıyız.
- Sometimes we need to look back to know where we are going to.
Tom Mary'yi çocukluğundan beri tanımaktadır.
- Tom has known Mary since childhood.
Tom Mary'yi daha iyi tanımak istiyor.
- Tom wants to get to know Mary better.
Yeni kelimeler ezberlemek için iyi bir yol biliyor musunuz?
- Do you know a good way to memorize new vocabulary?
Dil öğrenmenin en zor kısmı kelime bilgisini ezberlemektir.
- The hardest part of learning a language is knowing the vocabulary by heart.
Sağlıklı olan adam sağlığın değerini bilmez.
- A healthy man does not know the value of health.
Mahjong oynamayı biliyor musun?
- Do you know how to play mahjong?
Biliyorum, anlamak zor.
- I know it's hard to understand.
Onların kızgın olduğunu anlamak için Fransızca anlamama gerek yoktu.
- I didn't need to understand French to know that they were angry.
Seni güvende olacağın bir yere götürmek istiyorum.
- I want to get you someplace where I know you'll be safe.
Bilinenler bilinmeyenlerden ayrılmalı.
- The known must be separated from the unknown.
Seni ne kadar görmek istediğimi bilmiyorsun.
- You don't know how bad I want to see you.
Onu görmek istediğini Tom'un öğrenmesine izin vereceğim.
- I'll let Tom know you want to see him.
Tom, Mary'nin nerede yaşamak istediğini bilmiyordu.
- Tom didn't know where Mary wanted to live.
Tom, Mary'nin nerede yaşamak istediğini bilmiyor.
- Tom doesn't know where Mary wants to live.
Sibirya Demiryolu, dünyadaki bir defada en uzun ve en iyi bilinen demiryoludur.
- The Siberian Railway is at once the longest and best known railway in the world.
Manhattan New York'ta en iyi bilinen ilçedir.
- Manhattan is the best-known borough in New York.
Sizin bir öğretmen olduğunuzu biliyorum.
- I know that you're a teacher.
Babanın nereye gittiğini biliyor musun?
- Do you know where your dad went?
Örümceklerin böcek olmadıkları iyi bilinen bir gerçektir.
- It's a well-known fact that spiders aren't insects.
Bu iyi bilinen bir gerçek.
- It's a well-known fact.
Biz neredeyse bilmeden, hissetmeden annemiz severiz, çünkü o yaşamak kadar doğaldır.
- We love our mother almost without knowing it, without feeling it, as it is as natural as to live.
Bayan Hudson'un nerede yaşadığını biliyor musunuz?
- Do you know where Miss Hudson lives?
Gerçekten ihtiyacım olan şey, uzun zamandır tanıdığım en iyi arkadaşlarım Tom ve Mary ile biraz zaman geçirmekti.
- What I really needed was to spend a bit of time with my best mates Tom and Mary, who I've known for ages.
Tom, Mary'nin yaz tatilini nerede geçirmek istediğini bilmiyordu.
- Tom didn't know where Mary wanted to spend her summer vacation.
O çok iyi tanınmıştı.
- He was very well known.
O bir şarkıcı olarak iyi tanınmıştır.
- She's well known as a singer.
Sami iyi tanınan bir avukat tuttu.
- Sami hired a well known attorney.
Bir sosyete moda toplumda iyi tanınan ve sosyal faaliyetlere ve eğlenceye düşkün bir kişidir.
- A socialite is a person who is well known in fashionable society and is fond of social activities and entertainment.
I know your mother, but I’ve never met your father.
I won’t lend you any money. You would never pay me back; I know you.
And Adam knew Eve his wife; and she conceived, and bare Cain, and said, I have gotten a man from the LORD.
She knows chemistry better than anybody else.
Do you know that Michelle and Jack are getting divorced? ― Yes, I know.
I wouldn't make this known to anyone else, if I were you.
The decision was made known when it appeared on the evening news.
A common approach is for the server to accept messages at a well-known port.
I want to know who's coming with us.
- I want to know who is coming with us.
You are old enough to know better.
- You're old enough to know better.
... also known as poop ...
... relies on a little-known secret of our home planet. ...