Bilmek bir şey değildir, hayal gücü her şeydir.
- Knowing is nothing, imagination is everything.
Bilişimsel dil bilimi eğitimi yapmak için çeşitli dilleri bilmek gerekli, ancak, insan bilgisayarların kullanımı da bilmelidir.
- In order to study computational linguistics it's necessary to know various languages, however, one also has to be familiar with the use of computers.
Bu dağı tanımak istiyorum.
- I want to know about this mountain.
Tom Mary'yi çocukluğundan beri tanımaktadır.
- Tom has known Mary since childhood.
Yeni kelimeler ezberlemek için iyi bir yol biliyor musunuz?
- Do you know a good way to memorize new vocabulary?
Formülleri ezberlemek yeterli değil. Onların nasıl kullanılacağını bilmen gerek.
- It's not enough to memorize the formulas. You need to know how to use them.
Sağlıklı olan adam sağlığın değerini bilmez.
- A healthy man does not know the value of health.
Mahjong oynamayı biliyor musun?
- Do you know how to play mahjong?
Bu tür soruna neyin sebep olduğunu herhangi birinin bilip bilmediğini anlamak için birilerine soracağım.
- I'll ask around to see if anyone knows what causes this kind of problem.
Bilmek, anlamakla aynı değildir.
- Knowing is not the same as understanding.
Seni güvende olacağın bir yere götürmek istiyorum.
- I want to get you someplace where I know you'll be safe.
Seni ne kadar görmek istediğimi bilmiyorsun.
- You don't know how bad I want to see you.
Beni görmek istemeyeceğini bilmeliydim.
- I should've known you wouldn't want to see me.
Tom, Mary'nin nerede yaşamak istediğini bilmiyor.
- Tom doesn't know where Mary wants to live.
Tom, Mary'nin nerede yaşamak istediğini bilmiyordu.
- Tom didn't know where Mary wanted to live.
Mahjong oynamayı biliyor musun?
- Do you know how to play mahjong?
Sizin bir öğretmen olduğunuzu biliyorum.
- I know that you're a teacher.
Bazı tilkilerin bu dağda yaşadığını biliyor muydun?
- Did you know that some foxes lived on this mountain?
Tom Bostonda yaşayan bir adam tanıyor.
- Tom knows a man who lives in Boston.
Tom, Mary'nin yaz tatilini nerede geçirmek istediği bilmiyor.
- Tom doesn't know where Mary wants to spend her summer vacation.
Gerçekten ihtiyacım olan şey, uzun zamandır tanıdığım en iyi arkadaşlarım Tom ve Mary ile biraz zaman geçirmekti.
- What I really needed was to spend a bit of time with my best mates Tom and Mary, who I've known for ages.
I know your mother, but I’ve never met your father.
I won’t lend you any money. You would never pay me back; I know you.
And Adam knew Eve his wife; and she conceived, and bare Cain, and said, I have gotten a man from the LORD.
She knows chemistry better than anybody else.
Do you know that Michelle and Jack are getting divorced? ― Yes, I know.
I want to know who's coming with us.
- I want to know who is coming with us.
I am glad to know you.
- I'm glad to know you.