Çocuğun bıçaklarla oynamasına izin vermeyin.
- Don't let the kid play with knives.
Lütfen çocukların bıçaklarla oynamasına izin vermeyin.
- Please don't allow the children to play with knives.
Çocuğun bıçaklarla oynamasına izin vermeyin.
- Don't let the kid play with knives.
Üç adam bıçaklarla onu tehdit etti.
- Three men menaced him with knives.
O bir bıçak değildir, BU bir bıçaktır.
- That's not a knife. THIS is a knife.
Tom paslı bir bıçakla elini kesti.
- Tom cut his hand with a rusty knife.
Bir bıçakla kalemi yonttum.
- I sharpened a pencil with a knife.
Kurşun kalemimi keskinleştirmek için bir bıçak istiyorum.
- I want a knife to sharpen my pencil with.
O, bıçakla parmağını kesti.
- He cut his finger with the knife.
Bıçak ağzının ucu keskindir.
- The tip of the knife blade is sharp.
Mutfak bıçağı eti kesmek için yeterince keskin değildi, bu yüzden çakımı kullandım.
- The kitchen knife wasn't sharp enough to cut the meat, so I used my pocket knife.
Ekmeği kesmek için kullandığımız bıçak keskindi.
- The knife we used to cut the bread with was sharp.
Peyniri bıçakla kesmek kolaydır.
- It's easy to cut cheese with a knife.