kitaplık

listen to the pronunciation of kitaplık
Türkisch - Englisch
library
bookcase

According to legend, the French composer Alkan was killed by a collapsing bookcase when he tried to reach for the Talmud, a holy Jewish book, in the study in his house. - Efsaneye göre, Fransız besteci Alkan, evindeki çalışmasında, kutsal Yahudi kitabı Talmud'a ulaşmaya çalışırken çöken bir kitaplık tarafından öldürüldü.

He is buying some wood so that he can make a bookcase. - O, bir kitaplık yapabilmesi için biraz kereste satın alıyor.

bookshelf

By no means may you cut out the pictures from the books on the bookshelf. - Hiçbir şekilde kitaplıktaki kitaplardan resim kesip çıkaramazsın.

There are only books on the bookshelf. - Kitaplıkta sadece kitaplar var.

(material) fit to be used in the printing or binding of a book
bookcase, book shelves; bookstand, bookrack
bookcase; library
corpus
kitap
book

My father told me not to read a book in my bed. - Babam yatakta kitap okumamamı söyledi.

Is she reading a book? Yes, she is. - O bir kitap okuyor mu? Evet, o okuyor.

kitaplık altyordamı
library subroutine
kitaplık izi
library track
kitaplık programı
library program
kitaplık şeridi
library tape
kitap
(Hukuk) paper

There's a book, a pencil, and a sheet of paper on the table. - Masanın üzerinde bir kitap, bir kalem ve bir kağıt var.

Books are made out of paper. - Kitaplar kağıttan yapılırlar.

kitap
work

Were I free from work, I could read these books. - İşim olmasa, bu kitapları okuyabilirim.

This book is one of the poet's best works. - Bu kitap şairin en iyi eserlerinden biridir.

devingen bağımlı kitaplık
dynamic link library
kitap
volume

This book comes in two volumes. - Bu kitap iki cilt halinde geliyor.

kitap
writing

I'm now busy writing a book. - Şimdi bir kitap yazmakla meşgulüm.

He's writing a book now. - O şimdi bir kitap yazıyor.

kitap
the book

Is there an English-Japanese dictionary on the bookshelf? - Kitaplıkta İngilizce-Japonca bir sözlük var mı?

Tomorrow, I'll take the books to the library. - Yarın kitapları kütüphaneye götüreceğim.

kitap
biblio
kitap
book up
geçerli kitaplık
(Bilgisayar) current library
optik kitaplık
(Bilgisayar) optical library
tavana kadar kitaplık
bookstack
yetkili kitaplık
authorized library
Türkisch - Türkisch
Kitapların yerleştirildiği raflardan oluşan mobilya, kütüphane
Evlerde ve iş yerlerinde içinde kitapların bulunduğu oda
Kuruluş amaç ve görevine uygun kitap, film, plak gibi her türlü düşünce ve sanat ürününü toplayan, düzenleyen ve genel olarak ilgilenen okurlara sunan kuruluş, kütüphane
Belli bir sayıda kitabı olan
Kitap yapmaya elverişli
Herhangi bir sayıda veya kitap olabilecek kadar
Evlerde ve iş yerlerinde içinde kitapların bulunduğu oda: "Kızını doktorun muayene odasına açılan kitaplığa gönderdi."- H. E. Adıvar
kitaplık bilimci
Kitaplıklarda işlerin yürütülmesini sağlayan, kitaplık bilimi öğrenimi görmüş kimse, kütüphaneci
kitaplık bilimi
Kitap sayısını çoğaltmanın, kataloglayıp sınıflandırmanın ve okuyucuları kitaptan yararlandırmanın yollarını, kurallarını belirten bilim dalı, kütüphanecilik
kitaplık görevlisi
Kütüphanecilik öğrenimi görmemiş olan ve bir kitaplıkta bilimsel işler dışında kalan işleri yürüten kimse
Kitap
mecelle
kitap
Ciltli veya ciltsiz olarak bir araya getirilmiş, basılı veya yazılı kâğıt yaprakların bütünü: "Ona son olarak rüya için kitaptaki tabiri aramanın abes olduğunu söylediğimi hatırlıyorum."- A. Ş. Hisar
kitap
Herhangi bir konuda yazılmış eser
kitap
Herhangi bir konuda yazılmış eser: "Acaba bir edebiyat kitabında hazır bir tarif bulamaz mıyız?"- F. R. Atay
kitap
Kutsal kitap
kitap
Ciltli veya ciltsiz olarak bir araya getirilmiş, basılı veya yazılı kâğıt yaprakların bütünü
kitaplık
Favoriten