Mary'yi öptüm ve o beni geri öptü.
- I kissed Mary and she kissed me back.
Dün gece Mary'yi öptüm.
- I kissed Mary last night.
Tom Mary'ye şefkatli bir öpücük verdi.
- Tom gave Mary a tender kiss.
Tom bir öpücük almayı umuyordu.
- Tom was hoping to get a kiss.
Tom Mary'yi öpmek için bir arzu hissetti.
- Tom felt an urge to kiss Mary.
Seni öpmek istiyorum.
- I would like to kiss you.
Bana bir veda busesi ver.
- Give me a goodbye kiss.
Tom Mary'nin onu niçin Fransız öpücüğüyle öpmeyeceğini merak etti.
- Tom wondered why Mary wouldn't French kiss him.
Tom Mary'i öpmeye kararlıydı.
- Tom was determined to kiss Mary.
Öp beni! Ne, gerçekten mi? Sen öpüşmek yok demedin mi?
- Kiss me! What, really? Didn't you say no kissing?
Tom ve Mary gerçekten öpüşmek istiyor gibi görünüyor.
- Tom and Mary seem to really want to kiss.
Şirket politikasına ters olmasına rağmen, Tom ve Mary her karşılaşmada öpüşür ve birbirlerine sarılırlardı.
- Even though it's against company policy, Tom and Mary kiss and hug every time they meet.
Gelin damat tören bitince öpüştüler.
- The bride and groom kissed when the ceremony ended.
Güzel bir bayanı öperken güvenle araba sürebilen bir sürücü sadece öpücüğe hakettiği ilgiyi vermiyordur.
- Any man who can drive safely while kissing a pretty lady is simply not giving the kiss the attention it deserves.
Yasal bir öpücük çalıntı olanla asla eş değerde değildir.
- A legal kiss will never equal a stolen one.
Tom öpülmek üzereydi ama o bunu bilmiyordu.
- Tom was about to be kissed, but he didn't know it.
Öpülmek istediğin şekilde seni öpemem.
- I can't kiss you the way you want to be kissed.
The nearside of the car just kissed a parked truck as he took the corner at high speed.
... Yes, of course, I have really kissed a girl. ...