kimse

listen to the pronunciation of kimse
Türkisch - Englisch
anybody

Everyone is a moon, and has a dark side which he never shows to anybody. - Herkes bir aydır, ve hiç kimseye göstermediği karanlık bir yüzü vardır.

War doesn't make anybody happy. - Savaş kimseyi mutlu etmez.

anyone

They said they hadn't seen anyone. - Onlar hiç kimseyi görmediklerini söylediler.

Hide this in a safe place. I don't want anyone getting their hands on it. - Bunu güvenli bir yerde sakla. Ona kimsenin dokunmasını istemiyorum.

dodger
man

I asked many persons about the store, but no one had heard of it. - Mağazayı pek çok kişiye sordum, ancak kimse onu duymamıştı.

No one is sure how many people died. - Hiç kimse kaç kişi öldüğünden emin değildi.

no one

No one understands that. - Onu hiç kimse anlamıyor.

No one may be compelled to belong to an association. - Hiç kimse bir derneğe üye olmaya zorlanamaz.

soul

In the store, there's not a soul to listen to us. - Dükkanda bizi dinleyecek kimse yok.

We reached the poor soul we had to help. - Biz yardım etmek zorunda olduğumuz fakir kimseye ulaştık.

somebody

He thinks he is somebody, but really he is nobody. - O onun biri olduğunu düşünüyor ama aslında hiç kimse değil.

I'm looking for somebody who understands French. - Fransızca anlayan kimseyi arıyorum.

anyone, anybody
one

No one shall be arbitrarily deprived of his property. - Hiç kimse keyfi olarak mal ve mülkünden mahrum edilemez.

No one wants to listen to my opinions. - Kimse benim fikirlerimi dinlemek istemiyor.

no man

No man can be a patriot on an empty stomach. - Hiç kimse boş mideyle vatansever olamaz.

Because no man can speak my language. - Çünkü hiç kimse benim dilimi konuşamaz.

someone, somebody
Wight
(with a negative verb) nobody, no one
someone, somebody; anybody, anyone; nobody, no one
person

Nobody knew that Tom was the person who contributed most of the money. - Kimse paranın çoğunu katkıda bulunan kişinin Tom olduğunu bilmiyordu.

He is such a bad person that everybody dislikes him. - O kadar kötü birisi ki kimse ondan hoşlanmaz.

cad
thing

Nobody could explain how the thing was made. - Kimse eşyanın nasıl yapıldığını açıklayamadı.

Nobody knows why this kind of thing happens. - Bu tür şeylerin neden olduğunu kimse bilmiyor.

wallah
someone

Why didn't someone help Tom? - Neden kimse Tom'a yardımcı olmadı?

Why didn't someone help Tom? - Neden kimse Tom'a yardım etmedi?

nobody

Nobody knows what will happen next. - İleride ne olacağını hiç kimse bilmiyor.

Nobody lives in this house. - Bu evde hiç kimse yaşamıyor.

any

Everyone is a moon, and has a dark side which he never shows to anybody. - Herkes bir aydır, ve hiç kimseye göstermediği karanlık bir yüzü vardır.

There wasn't anyone in the room. - Odada hiç kimse yoktu.

people

I thought a bunch of people would go water skiing with us, but absolutely no one else showed up. - Bir grup insanın bizimle birlikte su kayağına gideceğini düşünmüştüm. Fakat kesinlikle başka hiç kimse gelmedi.

There were cars burning, people dying, and nobody could help them. - Yanan arabalar, ölen insanlar vardı ve kimse onlara yardımcı olamadı.

sort

No one has time for that sort of thing. - Hiç kimsenin o tür şey için zamanı yoktu.

party

Aside from him, nobody else came to the party. - Onun dışında, başka hiç kimse partiye gelmedi.

Have you told anyone about the surprise party? - Sürpriz partiden kimseye bahsettin mi?

one can
scavenger
bugger
dweller
hiç kimse
anybody

Everyone is a moon, and has a dark side which he never shows to anybody. - Herkes bir aydır, ve hiç kimseye göstermediği karanlık bir yüzü vardır.

He doesn't get along with anybody in the office. - Ofisteki hiç kimseyle uyuşmuyor.

hiç kimse
no one

No one may be compelled to belong to an association. - Hiç kimse bir derneğe üye olmaya zorlanamaz.

No one shall be arbitrarily deprived of his property. - Hiç kimse keyfi olarak mal ve mülkünden mahrum edilemez.

hayalperest kimse
dreamer
seyahat eden kimse
traveler
hiç kimse
anyone

Tom doesn't make exceptions for anyone. - Tom hiç kimse için ayrım yapmaz.

There was hardly anyone in the room. - Odada hiç kimse yoktu.

hiç kimse
nobody

Mary has nobody to talk with, but she doesn't feel lonely. - Mary'nin konuşacak hiç kimsesi yok fakat o kendini yalnız hissetmiyor.

Nobody can be a head coach of a soccer team without being a soccer player. - Hiç kimse futbolcu olmadan bir futbol takımının teknik direktörü olamaz.

kimse mükemmel değildir
nobody is perfect
kimse ayranım/yoğurdum ekşi demez
(Atasözü) A person always praises what he himself has made/done
kimse duymasın
mum's the world
kimse ile görüştürülmemek
be held incommunicado
kiraya veren kimse
lessor
kinci kimse
hater
kilitleyen kimse
locker
kibar kimse
gentleman
kilise cemaatinden kimse
parishioner
kilise kurallarına uyan kimse
conformist
kiliseye devam eden kimse
churchman
kiliseye devamlı olarak giden kimse
churchgoer
kiliseye karşı olan kimse
dissident
kiloca hafif kimse
lightweight
kilosuna dikkat eden kimse
weight-watcher
kimliği belirsiz kimse
John Doe
kimliği henüz belirlenmemiş kimse
John Doe and Richard Roe
kimliğini gizleyen kimse
incognito
kiracı iken kiraya veren kimse
sublessor
kirli işleri yürüten kimse
hatchet man
kirli para kazanan kimse
spiv
kitap meraklısı kimse
bookish person
bağışta bulunan kimse
donor
oturan kimse
inhabitant
acayip kimse
crank
başa çıkılması zor kimse
handful
dışlanmış kimse
derelict
ılımlı kimse
moderate
ergin kimse
adult
yerli kimse
native
bağnaz kimse
zealot
başarısız kimse
loser
dışa dönük kimse
extrovert

Do introverts have shorter lives than extroverts? - İçe dönük kimselerin dışa dönük kimselerden daha kısa ömürleri mi var?

eşini paylaşan kimse
swinger
kendini ezdiren ve şikâyetçi olmayan kimse
doormat
okumayı seven kimse
bookish
seksi kimse
sexy
sert kimse
tough
çubukla maden arayan kimse
dowser
ergin olmayan kimse
minor
sivil kimse
citizen
yerine geçen kimse
surrogate
inzivaya çekilmiş kimse
monk
işkence çekerek ölen kimse
martyr
ayırt edemeyen kimse
patient
aksi kimse
curmudgeon
alet olan kimse
stooge
aleyhte konuşan kimse
detractor
alçak kimse
fink
askerlik yapmayı doğru bulmayan kimse
conscientious objector
azat eden kimse
liberator
ağzının tadını bilen kimse
gourmet
aşağı tabakadan kimse
pariah
bahşiş veren kimse
tipper
bakan kimse
provider
başkasına muhtaç kimse
dependant
borç veren kimse
lender
bulan kimse
finder
burnu akan kimse
runny nose
caz meraklısı kimse
cat
cesur kimse
daredevil
dinlere değil tanrıya inanan kimse
deist
dolandırıcı kimse
charlatan
doymayan kimse
glutton
doğulu kimse
oriental
dışlanan kimse
leper
etiketleyen kimse
tagger
gözaltına alınan kimse
detainee
güler yüzlü kimse
smoothie
güzel konuşan kimse
conversationalist
halktan olan kimse
commoner
hastalığa eğilimi olan kimse
subject
hayırsever kimse
philanthropist
her gün işe trenle gidip gelen kimse
commuter
hoşsohbet kimse
conversationalist
ilan eden kimse
announcer
insancıl kimse
philanthropist
içe dönük kimse
introvert

Do introverts have shorter lives than extroverts? - İçe dönük kimselerin dışa dönük kimselerden daha kısa ömürleri mi var?

içki içmeyen kimse
abstainer
işkolik kimse
workaholic
karı kocayı birbirinden soğutan kimse
alienator
kaybeden kimse
loser
kayırılan kimse
protege
kolay kanan kimse
pushover
kâğıt dağıtan kimse
dealer
küçük kimse
junior
kılıç kullanmakta usta kimse
blade
makineleşme karşıtı kimse
Luddite
olta ile balık tutan kimse
angler
oral çeken kimse
(Argo) cocksucker
post dolduran kimse
taxidermist
tapan kimse
worshipper
tecrübeli kimse
veteran
toplumdan uzak yaşayan kimse
recluse
utangaç kimse
shy
uyumlu kimse
conformist
yaranmaya çalışan kimse
adulator
yararlanan kimse
beneficiary
çubukla yeraltı suyu arayan kimse
dowser
çürüğe çıkan kimse
reject
özgürlükçü kimse
liberal
üstün kimse
superior
alıngan kimse
sensitive
acemi kimse
greenhorn
aksi (kimse)
contrary
alacak olan kimse
(Ticaret) recipient
aptal kimse
fool
bale düzenleyen kimse
(Muzik) choreograph
başka hiç kimse
no one else
başlatan kimse
initiator
beceriksiz (kimse)
incompetent
bir yerde oturan kimse
occupant
bir yerde oturan kimse
calm
bir yerde oturan kimse
habitant
cesur kimse
dare devil
cesur kimse
lion
ciddi olan (kimse)
intense
ciro eden kimse
(Ticaret) endorsee
cüretli kimse
daredevil
dengesiz (kimse)
disturbed
destekleyen kimse
supporter
din adamı olmayan kimse
laity
dini hinduizm olan kimse
hindu
disiplin kuran kimse
disciplinarian
dırdır eden kimse
nagger
edepsiz kimse
(Argo) cocksucker
elde eden kimse
beneficiary
elinde bulunduran kimse
bearer
elinden her iş gelen kimse
jack-of-all-trades
emekli kimse
pensioner
evden çıkmayan kimse
(deyim) stay-at-home
eziyet çektiren kimse
torment
garanti eden kimse
(Ticaret) warrantor
garip bir kimse
queer fish
garip kimse
oddity
garip kimse
crank
giysi biçip diken kimse
tailor
görülemeyen şeyleri görebilen kimse
clairvoyant
güvenilir kimse
stand-by
hedefi iyi vuramayan kimse
a poor shot
her kimse
whomever
hikaye anlatan kimse
storyteller
hinduizm dininden olan kimse
hindu
hiç bir kimse
nemine
hiç kimse
never a one
icat eden kimse
originator
ilgi çeken kimse
draw
kendini adayan kimse
knight
kimseler
folks
konferans veren kimse
lecturer
korkunç kimse
ogre
kurnaz kimse
fox
kurnaz olmayan (kimse)
simpleminded
küçük düşürücü kimse
detractor
kısmen geri zekalı kimse
moron
liberal kimse
liberal
lisans veren kimse
(Ticaret) licensor
melek gibi kimse
angel
mesele çıkaran kimse
troublemaker
meslekten olmayan kimse
laymen
misyon sahibi kimse
missionary
mutluluk dileyen kimse
well-wisher
nevrotik kimse
neurotic
olumsuz oy veren kimse
no
otel işleten kimse
(Turizm) publican
pipo içen kimse
smoker
pratik (kimse)
practical
rahip olmayan kimse
laymen
sakso yapan kimse
(Argo) cocksucker
sakso çeken kimse
(Argo) cocksucker
samimi (kimse)
warm
sedye taşıyan kimse
stretcher-bearer
sendikaya üye olmayan kimse
(Ticaret) outsider
sevilmeyen kimse
fly in the ointment
sevimsiz kimse
fagot
sevimsiz kimse
faggot
seyahat eden kimse
traveller
sinirli kimse
(Argo) wuss
sosyetik kimse
socialite
soylu kimse
blue blood
spam mail gönderen kimse
(Bilgisayar) spammer
stil veren kimse
stylist
sıkıcı şey veya kimse
nuisance
sıkıntı veren kimse
nuisance
taklit eden kimse
mimic
taklit eden kimse
copycat
Türkisch - Türkisch
Herhangi bir kişi, kim olduğu bilinmeyen kişi, şahıs, nefer: "Kimsenin girdisi çıktısı, alacağı borcu ile uğraşmak istemiyordum."- N. Cumalı
Olumsuz cümlelerde kişi: "Bir zaman hiç kimseye varmadım."- H. R. Gürpınar
Herhangi bir kişi, kim olduğu bilinmeyen kişi, şahıs, nefer
Kişi
(Hukuk) KİMESNE
nefer
Kimseler
(Hukuk) KESAN
Englisch - Türkisch

Definition von kimse im Englisch Türkisch wörterbuch

runaway kaçan kimse, kaçak
gizli
kimse
Favoriten