How many times does the bus run each day?
- Otobüs her gün kaç kez çalışır?
How many times a day does that bus run?
- O otobüs günde kaç kez çalışır?
Try doing it once more.
- Onu bir kez daha yapmayı dene.
She'll try it once more.
- O onu bir kez daha deneyecek.
When he was a student, he went to the disco only once.
- Öğrenci olduğu zamanlar diskoya sadece bir kez gitti.
Stir once every fifteen minutes.
- Her on beş dakikada bir kez karıştırın.
This time is going to be different.
- Bu kez farklı olacak.
This time I'll try it.
- Bu kez onu deneyeceğim.
France and Britain were at war once again.
- Fransa ve İngiltere bir kez daha savaştaydı.
Could you please repeat it once again?
- Lütfen onu bir kez daha tekrarlar mısın?
German classes are held twice a week - on Mondays and Wednesdays.
- Almanca dersleri haftada iki kez yapılmaktadır- Pazartesi ve Çarşamba günleri.
He married twice and had more than 20 children.
- İki kez evlendi ve yirmiden fazla çocuğu oldu.
I have been to Kyoto one time.
- Bir kez Kyoto'da bulundum.
I've been to Canada one time.
- Kanada'da bir kez bulundum.
I saw a movie for the first time in two years.
- İki yılda ilk kez bir film izledim.
This style of hairdressing first appeared in the early 19th century.
- Kuaförlüğün bu stili 19. yüzyılın başlarında ilk kez görüldü.
I know that it is highly unlikely that you'd ever want to go out with me, but I still need to ask at least once.
- Benimle çıkmak isteyeceğinizin pek olası olmadığını biliyorum fakat hâlâ en azından bir kez sormalıyım.
I promised my parents I would visit them at least once every three months.
- Ebeveynlerime en az her üç ayda bir kez onları ziyaret edeceğime söz verdim.
I'll say it one more time.
- Bir kez daha söyleyeceğim.
Read it one more time, please.
- Onu bir kez daha okuyun, lütfen.
Tom has been arrested several times.
- Tom birçok kez tutuklandı.
The telephone rang several times.
- Telefon birçok kez çaldı.
I will side with you just this once.
- Sadece bu kez yanında olacağım.
Tom's a first-time offender.
- Tom bir ilk kez yakalanan.
I saw Yoshida for the first time in five years.
- Ben, beş yıl içinde, ilk kez Yoshida ile görüştüm.
He went to Paris for the first time.
- Paris'e ilk kez gitti.
I wish for once I could be something.
- Keşke bir kez bir şey olabilsem.
For once in my life, I'd like to do something right.
- Hayatımda bir kez, doğru bir şey yapmak istiyorum.
I have traveled many times.
- Ben birçok kez seyahat ettim.
We have been to Tokyo many times.
- Biz birçok kez Tokyo'da bulunduk.
Tom has done that plenty of times.
- Tom onu birçok kez yaptı.
That's happened to me plenty of times.
- Bu birçok kez başıma geldi.
Tom drank twice as much beer as Mary did.
- Tom Mary'nin içtiği kadar çok birayı iki kez içti.
Although I had taken two pills two times, my headache did not go away.
- İki kez iki hap almama rağmen, baş ağrım hâlâ geçmedi.
Most people brush their teeth at least two times a day.
- Çoğu kişi dişlerini günde en az iki kez fırçalar.
I don't remember the last time I climbed a tree.
- Son kez bir ağaca ne zaman tırmandığımı hatırlamıyorum.
I'll lend you money, but mind you, this is the last time.
- Sana borç para vereceğim, ama aklında bulunsun, bu son kez.
On June 21st, 1974, José had breakfast with Liliana for the last time.
- 21 Haziran, 1974'te Jose son kez Liliana ile birlikte kahvaltı yaptı.
I saw her for the last time.
- Ben onu son kez gördüm.
She doesn't like the way he orders Kerry around either. 'Kez'll make ya one,' he'd said automatically when Madeline said she'd love a nice cup of tea.