Benim ekranda yazdığım kelimeleri görebilirsin, ama benim klavye üzerine döktüğüm gözyaşlarını göremezsin.
- You see the words that I typed on the screen, but you don't see the tears that I shed over the keyboard.
Esperantoca cümleleri uygun bir klavye olmadan yazmak kolay değildir.
- It isn't easy to write sentences in Esperanto without the proper keyboard.
Senin tuş takımının yer değiştirmesi gerekir.
- Your keyboard needs replacing.
Tom bilgisayar klavyesindeki bir tuşa bastı.
- Tom pressed a key on the computer keyboard.
Keyboarding is the part of this job I hate the most.
... keyboards that flip; phones with built-in game controllers; tablets in every size from ...
... So we have phones in every size and shape; phones with keyboards that slide; phones with ...