John cebinden bir anahtar çıkardı.
- John took a key out of his pocket.
Belediye başkanı ona şehrin anahtarını sundu.
- The mayor presented him with the key to the city.
Devam etmek için bir tuşa basın.
- Press any key to continue.
Piyanonun tuşları yaşı nedeniyle sararmış.
- The keys of the piano are yellow due to age.
O perdede bu şarkıyı söylemek benim için zor olacak.
- It'll be difficult for me to sing this song in that key.
Bu şarkıyı o perdede söyleyemem.
- I can't sing this song in that key.
Başarının anahtarı olan dürüstlük söylenilmediği taktirde sürer
- It goes without saying that honesty is the key to success.
Anahtarımı yolda iken kaybetmiş olmalıyım.
- I must have lost my key along the way.
Kendine güvenmek başarının anahtarıdır.
- Trusting yourself is the key to success.
Kendine güven başarının anahtarıdır.
- Self confidence is the key to success.
Ne yaptığına dikkat etmek başarmak için en önemli anahtarlardan biridir.
- Paying attention to what you are doing is one of the most important keys to success.
Bir dil milyonların anahtarıdır.
- A language is a key to the heart of millions.
Sözde herhangi bir dilin hakimiyetinin anahtarı, kelimeleri ve dilbilgisini bağlama yoluyla hayata geçirmektir.
- The key to the so-called mastery of any language is bringing the words and grammar to life through context.
Bu anahtar neyi açar?
- What does this key unlock?
O anahtar bu çekmeceyi açar mı?
- Will that key unlock this drawer?
Tom anahtarlarını bulduğu için şanşlı.
- Tom was lucky to find his keys.
Anahtarlarımı nereye koyduğumu bilmen için şans var mı?
- Any chance you know where I put my keys?
Kapıyı kilitlemek istedim ama anahtarı kaybettim.
- I wanted to lock the door, but I'd lost the key.
Başarının anahtarı olan dürüstlük söylenilmediği taktirde sürer
- It goes without saying that honesty is the key to success.
Belediye başkanı ona şehrin anahtarını sundu.
- The mayor presented him with the key to the city.
Tom onların onu kilitlemelerinden ve anahtarı atmalarından korkuyordu.
- Tom was afraid that they'd lock him up and throw away the key.
Jim kilitin içinde anahtarı çevirdi.
- Jim turned the key in the lock.
The American Heart Association has prepared their own guide to classification and, keying it with the Standard Nomenclature of Diseases, have done much to encourage a concise yet complete diagnosis.
He is the key witness.
Indicate the comparative value of each heading by keying it with a number in pencil, in the left margin, as follows:.
He shoots from the top of the key.
the key to winning this game.
He keyed the car that had taken his parking spot.
The key says that A stands for the accounting department.
the key of B-flat major.
Our instructor told us to key in our user IDs.
... teach the courses and curriculum in their classrooms is key to that. Another important ...
... I agree, education is key, particularly the future of our economy. But our training programs ...