She pinched my arm sharply.
- O, koluma keskince bir çimdik attı.
The tip of the knife blade is sharp.
- Bıçak ağzının ucu keskindir.
The edge of this knife is sharp and cuts well.
- Bu bıçağın ağzı keskindir ve iyi keser.
A dog's sense of smell is much keener than a human's.
- Bir köpeğin koku alma duygusu, bir insanınkinden çok daha keskindir.
The kid has a keen sense of hearing.
- Çocukların keskin bir işitme duyusu var.
A blind person's hearing is often very acute.
- Kör bir insanın işitme duyusu genellikle çok keskindir.
A dog has an acute sense of smell.
- Bir köpeğin keskin bir koku alma duyusu vardır.
It was bitterly cold.
- Keskin olarak soğuktu.
Tom has piercing blue eyes.
- Tom'un keskin mavi gözleri var.
With a piercing whistle, the ship sailed from the port.
- Gemi keskin bir düdükle limandan ayrıldı.
A sharp tongue is the only edged tool that grows keener with constant use.
- Keskin bir dil sürekli kullanımla keskinleşen tek kenarlı bir araçtır.
That flower has a powerful smell.
- O çiçeğin keskin bir kokusu var.
The aardvark has powerful limbs and sharp claws so it can burrow into earth at high speed.
- Yer domuzunun güçlü bacakları ve keskin pençeleri var böylece yüksek hızda toprağa tünel kazabilir.