He doesn't allow interruptions.
- O, kesintilere izin vermez.
We couldn't allow any interruptions.
- Biz herhangi bir kesintiye izin veremedik.
There's been a power cut.
- Bir elektrik kesintisi vardı.
The power cuts damaged the computer.
- Elektrik kesintileri bilgisayara zarar verdi.
Tom and Mary lost their jobs due to budget cutbacks.
- Tom ve Mary bütçe kesintileri yüzünden işlerini kaybettiler.
Many employees had to be laid off due to budget cutbacks.
- Birçok işçi bütçe kesintileri nedeniyle işten çıkarılmak zorundaydı.