He doesn't allow interruptions.
- O, kesintilere izin vermez.
Tom was annoyed at the interruption.
- Tom kesintide rahatsız oldu.
The power cuts damaged the computer.
- Elektrik kesintileri bilgisayara zarar verdi.
There's been a power cut.
- Bir elektrik kesintisi vardı.
Many employees had to be laid off due to budget cutbacks.
- Birçok işçi bütçe kesintileri nedeniyle işten çıkarılmak zorundaydı.
The library near my house is now open only three days a week due to budget cutbacks.
- Evimin yanındaki kütüphane bütçe kesintileri yüzünden şimdi haftada yalnızca üç gün açık.