kesişim

listen to the pronunciation of kesişim
Türkisch - Englisch
concurrence
(İnşaat) overlap
{i} intersection
kes
{f} hewed
kes
plimsoll
kes
sneaker
kes
(Bilgisayar) kill

Can you give me something to kill the pain? - Bana ağrıyı kesecek bir şey verebilir misin?

I thought for sure we'd be killed. - Kesinlikle öldürüleceğimizi düşündüm.

kes
cut down

After his heart attack, Jim had to cut down on his sugar intake. - Jim kalp krizinden sonra, şeker alımını kesmek zorunda kaldı.

They cut down the tree. - Onlar ağacı kestiler.

kes
truncate
kes
cut in

Don't cut in while we're talking. - Biz konuşuyorken kesme.

While I was talking on the telephone with John, the operator cut in. - Ben John ile telefonda konuşurken, operatör kesti.

kes
hew
kes
{f} hack

I cut myself with a hacksaw. - Bir demir testeresi ile kendim kestim.

Tom hacked Mary's arm off with a sword. - Tom Mary'nin kolunu bir kılıçla kesti.

kes
cutoff
kes
{f} cut

These scissors don't cut well. - Bu makas iyi kesmiyor.

If you cut the tail off of a lizard, it will grow back. - Bir kertenkelenin kuyruğunu kesersen, o tekrar uzar.

kes
{f} cutting

Tom is cutting corners. - Tom köşeleri kesiyor.

If you're not out of the shower in five minutes, I'm cutting the hot water! - Beş dakika içinde duştan çıkmazsan, sıcak suyu kesiyorum!

kes
{f} hewn
kes
cut the cackle
kes
cut off

Upon the day appointed for their execution she cut off her hair and dressed herself as if going to a fete. - Onların idamı için belirlenen günde, o sanki şölene gidiyormuş gibi saçını kesti ve giyinip kuşandı.

You should cut off your connections with that group. - O grupla bağlantıları kesmelisin.

kes
{f} excise
kes
{f} shear
kes
{f} knife

It's easy to cut cheese with a knife. - Peyniri bıçakla kesmek kolaydır.

The tip of the knife blade is sharp. - Bıçak ağzının ucu keskindir.

kes
{f} rip
kes
{f} shorn
kes
break

Rock breaks scissors. Scissors cut paper. Paper smothers rock. - Taş, makası ezer. Makas, kağıdı keser. Kağıt, taşı kaplar.

The thief cut the telephone lines before breaking into the house. - Eve girmeden önce, hırsız telefon hatlarını kesmiş.

kes
amputate

Tom had one of his legs amputated. - Tom bacaklarından birini kestirdi.

People with amputated limbs continue to feel them as if they were still there. - Kesilmiş uzuvları olan insanlar onları hâlâ orada gibi hissetmeye devam ediyor.

kes
curtail
kes
gym boot, sneaker
kes
less of that
kes
cut it out!
kes
have done

Stop acting like this Tom! I'm tired of this nonsense! Just have done with it already! - Böyle davranmayı kes Tom! Bıktım bu saçmalıktan! Bırak bu işleri artık!

What you have done is absolutely inexcusable. - Yaptığın şey kesinlikle affedilmez.

kes
dry up
kes
basketball shoe, (high-topped) sneaker
kes
cut#off
kes
exscind
kes
lance
kes
trephine
kes
shutt#off
kes
slit

Tom slit his own throat. - Tom kendi boğazını kesti.

Tom slit Mary's throat. - Tom Mary'nin boğazını kesti.

kes
trepan
kes
shutt off
kes
gash
kes
cut it out

You're not a child anymore so cut it out! - Artık bir çocuk değilsin bu yüzden kes artık.

kes
heckle
kes
resect
sonlu kesişim özelliği
(Matematik) finite intersection property
sınırsız kesişim
(Bilgisayar) intersection with no limits
Englisch - Englisch

Definition von kesişim im Englisch Englisch wörterbuch

kes
the kestrel
Kes
kes
kes
Uncut hair, one of the five physical symbols that a Khalsa Sikh must have It is a symbol of spirituality
kes
The ISO 4217 currency code for the Kenyan Shilling
kes
Unshorn Hair
kesişim
Favoriten