This lake supplies our city with water.
- Bu göl kentimize su sağlamaktadır.
My office is in the central area of the city.
- Ofisim kentin merkezinde.
Patio dining for breakfast is widely practiced in urban areas of France.
- Sabah kahvaltısı için veranda yemeği Fransa'nın kentsel alanlarında yaygın olarak uygulanmaktadır.
Gas emissions cause serious pollution in urban areas.
- Kentsel alanlardaki gaz salınımı ciddi kirliliğe neden oluyor.
Is there regular bus service to the town?
- Kente düzenli otobüs servisi var mı?
He walked around to see the town.
- Kenti tanımak için çevrede dolaştı.
Urban sprawl is environmentally damaging.
- Kentsel yayılım çevresel olarak zarar verir.
The new park turned into one of the most neglected places in the city.
- Yeni park, kentin en çok ihmal edilen yerlerinden birine dönüştü.
This is one of the best places to eat in town.
- Yemek yemek için kentteki en iyi yerlerden biri.
Singapore is a nation smaller than New York City.
- Singapur, New York kentinden daha küçük bir ulustur.
New York City has five boroughs.
- New York kentinin beş tane ilçesi vardır.
New York City has five boroughs.
- New York kentinin beş tane ilçesi vardır.
Biz güzel bir şehirde yaşıyoruz.
- Güzel bir kentte yaşıyoruz.
Orası Amerika'daki en belalı şehir.
- Amerika'daki en tehlikeli kenttir.