kendinde

listen to the pronunciation of kendinde
Türkisch - Englisch
himself

He seemed sure of himself. - Kendinden emin gözüküyordu.

Tom volunteered a good deal of his time to helping those less fortunate than himself. - Tom kendinden daha az şanslı olanlara yardım etmek için zamanının çoğunu harcamaya gönüllüydü.

collected

Fadil was amazingly calm and collected after he had shot Rami. - Fadıl, Rami'yi vurduktan sonra inanılmaz biçimde sakin ve kendindeydi.

herself

She was ashamed of herself for her carelessness. - Dikkatsizliği sebebiyle kendinden utanıyordu.

She was beside herself with joy. - O sevinçten kendinden geçmişti.

conscious
(Felsefe) itself

Beauty is beautiful in itself. - Güzellik kendinde güzeldir.

(Felsefe) in itself

Beauty is beautiful in itself. - Güzellik kendinde güzeldir.

lose
kendi
own

This is a picture of her own painting. - Bu, onun kendi çizimi olan bir resimdir.

He saved the boy at the risk of his own life. - Kendi yaşamını riske atarak çocuğu kurtardı.

kendi
self

Is it possible to pass the tax accountant exam by self study? - Kendi kendine çalışma ile, vergi muhasebecisi sınavını geçmek mümkün mü?

Tom doesn't seem to have any self-confidence. - Tom kendine güveni var gibi görünmüyor.

kendinde olmama
unconsciousness
kendinde olmamak
to be unconscious
kendinde olmamak
not to kno
kendi
respective

Tom and Mary spoke in their respective languages. - Tom ve Mary kendi dillerinde konuştu.

Both Fadil and Layla continued to climb their respective career ladders. - Hem Fadıl hem de Leyla, kendi kariyer merdivenlerini tırmanmaya devam ettiler.

kendi
oneself

It's very difficult to know oneself. - Kendini bilmek çok zordur.

We should tell the children how to defend oneself. - Çocuklara kendilerini nasıl koruyacaklarını anlatmalıyız.

kendi
herself

She always comforted herself with music when she was lonely. - O yalnızken kendini her zaman müzikle rahatlattı.

She soon adjusted herself to village life. - Kısa sürede kendini köy hayatına alıştırdı.

kendi
himself

He said NO to himself. He said YES aloud. - O kendi kendineHAYIRdedi.Yüksek sesle EVET dedi.

He taught himself French. - Kendisine Fransızca öğretti.

kendi
its

America fancies itself the world's freest nation. - Amerika, kendisinin dünyanın en özgür ülkesi olduğundan hoşlanıyor.

Every fox praises its tail. - Herkes kendi yaptığıyla övünür.

kendi
of one's own
kendi
itself

No definition of poetry is adequate unless it be poetry itself. - Onun kendisi şiir olmadıkça, şiirle ilgili hiçbir tanım yeterli değildir.

History repeats itself. - Tarih kendini tekrarlar.

kendi
auto

It happens automatically. - Bu kendiliğinden olur.

In the automotive industry of the 1970's, Japan beat the U.S. at its own game. - 1970'lerin otomotiv endüstrisinde Japonya kendi oyununda ABD'yi yendi.

kendi
him

He gathered his children around him. - O, çocuklarını kendi etrafına topladı.

He taught himself French. - Kendisine Fransızca öğretti.

kendi
{s} simple

Why? That was the simple question everyone was asking themselves. - Neden? O herkesin kendine sorduğu basit soruydu.

First of all, please do a simple self-introduction. - Her şeyden önce, lütfen basit bir kendini tanıtım yap.

kendi
auto-
kendi
personally
kendi
her

She said NO to herself. She said YES aloud. - Kendisine HAYIR dedi. Yüksek sesle EVET dedi.

This is a picture of her own painting. - Bu, onun kendi çizimi olan bir resimdir.

kendi
several

He was unconscious for several days. - Birkaç gündür kendinde değildi.

John helped himself to several pieces of pie without asking. - John sormadan birkaç adet pastayı kendisi aldı.

Kendi
my own

I saw it with my own eyes. - Onu kendi gözlerimle gördüm.

If God doesn't exist in our world, then I will create God with my own hands. - Tanrı dünyamızda yoksa, öyleyse Tanrı'yı kendi ellerimle yaratacağım.

kendi
he; she
kendi
his own
kendi
to own

I hope to own my own house someday. - Bir gün kendi evime sahip olmayı umuyorum.

kendi
pwn
kendi
one's own
kendi
self; own; in person
kendi
self, oneself
kendi
eigen
kendi
he
Englisch - Englisch

Definition von kendinde im Englisch Englisch wörterbuch

kendi
A container of Asian derivation, usually handleless, used to hold liquid with a broad opening on top for inserting liquid and usually only one spout for pouring
Türkisch - Türkisch
Nesnenin doğal varlığı, durumu
kendi
Bir işte başkalarının etkisi bulunmadığını belirtir: "Kendi yapacağı işi bırakır, âleme öğüt vermeye kalkar."- B. Felek. "Kendisi, kendileri" biçiminde bazen saygı duygusuyla veya söz konusu olanları amaçlayarak o ve onlar yerine kullanılır
kendi
Kişiler üzerinde direnilerek durulduğunu anlatır
kendi
İyelik ekleri alarak kişilerin öz varlığını anlatmaya yarar: "Kendi ülkemizde kendimizi yok edeceklerdi."- R. E. Ünaydın
kendi
Kişisel: "Bizim için ölüm, yani kendi dünyamızın ölümü kâinatın en mühim hadisesidir."- A. Ş. Hisar
kendi
İyelik eki almış bulunan isimlerden önce eksiz olarak iyelik düşüncesini pekiştirir, kişisel
kendi
Bir işte başkalarının etkisi bulunmadığını belirtir
kendi
"Kendisi, kendileri" biçiminde bazen saygı duygusuyla veya söz konusu olanları amaçlayarak o ve onlar yerine kullanılır
kendi
İyelik ekleri alarak kişilerin öz varlığını anlatmaya yarar
kendinde
Favoriten