Crater of Diamonds State Park is the only place in the world where visitors can mine their own diamonds.
I saw it with my own eyes.
- Onu kendi gözlerimle gördüm.
This is a picture of her own painting.
- Bu, onun kendi çizimi olan bir resimdir.
Is it possible to pass the tax accountant exam by self study?
- Kendi kendine çalışma ile, vergi muhasebecisi sınavını geçmek mümkün mü?
The man pleaded self-defence.
- Adam kendini savunmak için yalvardı.
Both Fadil and Layla continued to climb their respective career ladders.
- Hem Fadıl hem de Leyla, kendi kariyer merdivenlerini tırmanmaya devam ettiler.
Tom and Mary spoke in their respective languages.
- Tom ve Mary kendi dillerinde konuştu.
It's very difficult to know oneself.
- Kendini bilmek çok zordur.
The most valuable skill one can acquire is the ability to think for oneself.
- Bir kişinin kazanabileceği en değerli beceri, kendini düşünebilme yeteneğidir.
She soon adjusted herself to village life.
- Kısa sürede kendini köy hayatına alıştırdı.
She said NO to herself. She said YES aloud.
- Kendisine HAYIR dedi. Yüksek sesle EVET dedi.
He said NO to himself. He said YES aloud.
- O kendi kendineHAYIRdedi.Yüksek sesle EVET dedi.
He said NO to himself. He said YES aloud.
- Kendisine HAYIR dedi. Yüksek sesle EVET dedi.
The candle went out by itself.
- Mum kendiliğinden söndü.
Every fox praises its tail.
- Herkes kendi yaptığıyla övünür.
America fancies itself the world's freest nation.
- Amerika, kendisinin dünyanın en özgür ülkesi olduğundan hoşlanıyor.
If it were not for books, each generation would have to rediscover for itself the truths of the past.
- Kitaplar olmasaydı, her nesil kendisi için geçmişin gerçeklerini yeniden keşfetmek zorunda kalacaktı.
Tom was signing autographs in front of the theater.
- Tom tiyatronun önünde kendi el yazısıyla imza atıyordu.
After the concert, Tom signed autographs.
- Tom konserden sonra kendi el yazılarını imzaladı.
He said NO to himself. He said YES aloud.
- Kendisine HAYIR dedi. Yüksek sesle EVET dedi.
He gathered his children around him.
- O, çocuklarını kendi etrafına topladı.
Why? That was the simple question everyone was asking themselves.
- Neden? O herkesin kendine sorduğu basit soruydu.
First of all, please do a simple self-introduction.
- Her şeyden önce, lütfen basit bir kendini tanıtım yap.
This is a picture of her own painting.
- Bu, onun kendi çizimi olan bir resimdir.
The girl fainted, but she came to when we threw water on her face.
- Kız bayıldı, fakat biz onun yüzüne su döktüğümüzde o kendine geldi.
Several young engineers were employed and were devoted to developing a new computer.
- Birçok genç mühendis istihdam edildi ve onlar kendilerini yeni bir bilgisayar geliştirmek için adadılar.
He was unconscious for several days.
- Birkaç gündür kendinde değildi.
I perceive myself as my own god.
- Kendimi kendi tanrım olarak görüyorum.
From my own experience, illness often comes from sleeplessness.
- Benim kendi deneyimlerinden, hastalık çoğunlukla uykusuzluktan kaynaklanıyor.
I hope to own my own house someday.
- Bir gün kendi evime sahip olmayı umuyorum.