I don't want to identify myself with that group.
- Bu grupla kendimi tanıtmak istemiyorum.
May I introduce myself, my name is Lucas.
- Kendimi tanıtabilir miyim?
He saved the boy at the risk of his own life.
- Kendi yaşamını riske atarak çocuğu kurtardı.
It is rather ridiculous that, in some countries, a person cannot even release their own work into the public domain.
- Bazı ülkelerde, birinin kendi işini bile kamuya bırakamaması oldukça saçmadır.
The man pleaded self-defence.
- Adam kendini savunmak için yalvardı.
Tom doesn't seem to have any self-confidence.
- Tom kendine güveni var gibi görünmüyor.
Tom and Mary spoke in their respective languages.
- Tom ve Mary kendi dillerinde konuştu.
Both Fadil and Layla continued to climb their respective career ladders.
- Hem Fadıl hem de Leyla, kendi kariyer merdivenlerini tırmanmaya devam ettiler.
The most valuable skill one can acquire is the ability to think for oneself.
- Bir kişinin kazanabileceği en değerli beceri, kendini düşünebilme yeteneğidir.
One ought to be true to oneself.
- İnsan kendine karşı dürüst olmalı.
Yumi went there by herself.
- Yumi oraya kendi gitti.
She soon adjusted herself to village life.
- Kısa sürede kendini köy hayatına alıştırdı.
He taught himself French.
- Kendisine Fransızca öğretti.
He said NO to himself. He said YES aloud.
- Kendisine HAYIR dedi. Yüksek sesle EVET dedi.
After an uphill struggle against great odds they finally got the company on its feet again.
- Büyük anlaşmazlıklara karşı zorlu bir mücadeleden sonra, onlar nihayet şirketi tekrar kendi ayakları üzerinde durdurdular.
The candle went out by itself.
- Mum kendiliğinden söndü.
History repeats itself.
- Tarih kendini tekrarlar.
America fancies itself the world's freest nation.
- Amerika, kendisinin dünyanın en özgür ülkesi olduğundan hoşlanıyor.
It happens automatically.
- Bu kendiliğinden olur.
Crises do not automatically produce the right recipes against them.
- Krizler kendilerine karşı doğru tarifleri otomatik olarak üretmez.
He gathered his children around him.
- O, çocuklarını kendi etrafına topladı.
He said NO to himself. He said YES aloud.
- Kendisine HAYIR dedi. Yüksek sesle EVET dedi.
Worse than a simple fool is a fool believing himself intelligent.
- Kendini zeki sanan bir aptal, basit bir aptaldan daha kötüdür.
First of all, please do a simple self-introduction.
- Her şeyden önce, lütfen basit bir kendini tanıtım yap.
I showed her my room.
- Ona kendi odamı gösterdim.
She said NO to herself. She said YES aloud.
- Kendisine HAYIR dedi. Yüksek sesle EVET dedi.
John helped himself to several pieces of pie without asking.
- John sormadan birkaç adet pastayı kendisi aldı.
He was unconscious for several days.
- Birkaç gündür kendinde değildi.
I saw it with my own eyes.
- Onu kendi gözlerimle gördüm.
If God doesn't exist in our world, then I will create God with my own hands.
- Tanrı dünyamızda yoksa, öyleyse Tanrı'yı kendi ellerimle yaratacağım.
I hope to own my own house someday.
- Bir gün kendi evime sahip olmayı umuyorum.