kendileri

listen to the pronunciation of kendileri
Türkisch - Englisch
she

When she began to stutter, her classmates couldn't help laughing. - O kekelemeye başladığında sınıf arkadaşları gülmekten kendilerini alamadılar.

People devised shelters in order to protect themselves. - İnsanlar kendilerini korumak için sığınaklar tasarladı.

he
they

In 1847, they declared themselves independent. - 1847 yılında, onlar kendilerini bağımsız ilan ettiler.

Maria and Natalia go shopping. They buy something for themselves. - Maria ve Natalia alışverişe giderler. Kendileri için bir şeyler alırlar.

1. themselves. 2. he; she
a) themselves b) they c) he, she
themselves

Maria and Natalia go shopping. They buy something for themselves. - Maria ve Natalia alışverişe giderler. Kendileri için bir şeyler alırlar.

Young people adapt themselves to something sooner than old people. - Gençler, kendilerini bir şeye yaşlı insanlardan daha çabuk adapte ederler.

kendi
own

I saw it with my own eyes. - Onu kendi gözlerimle gördüm.

I perceive myself as my own god. - Kendimi kendi tanrım olarak görüyorum.

kendi
self

Tom doesn't seem to have any self-confidence. - Tom kendine güveni var gibi görünmüyor.

Self-help is the best help. - Kendi kendine yardım en iyi yardımdır.

kendi
respective

Both Fadil and Layla continued to climb their respective career ladders. - Hem Fadıl hem de Leyla, kendi kariyer merdivenlerini tırmanmaya devam ettiler.

Tom and Mary spoke in their respective languages. - Tom ve Mary kendi dillerinde konuştu.

kendi
oneself

It is more difficult to defend oneself than to defend someone else. Those who doubt it may look at lawyers. - Kendini savunmak başka birini savunmaktan daha zordur. Şüphe edenler avukatlarına bakabilirler.

It's very difficult to know oneself. - Kendini bilmek çok zordur.

kendi
herself

She always comforted herself with music when she was lonely. - O yalnızken kendini her zaman müzikle rahatlattı.

She wears high heels to make herself look taller. - O kendini daha uzun göstermek için yüksek topuklu ayakkabılar giyiyor.

kendi
himself

He said NO to himself. He said YES aloud. - Kendisine HAYIR dedi. Yüksek sesle EVET dedi.

He said NO to himself. He said YES aloud. - O kendi kendineHAYIRdedi.Yüksek sesle EVET dedi.

kendi
its

America fancies itself the world's freest nation. - Amerika, kendisinin dünyanın en özgür ülkesi olduğundan hoşlanıyor.

No definition of poetry is adequate unless it be poetry itself. - Onun kendisi şiir olmadıkça, şiirle ilgili hiçbir tanım yeterli değildir.

kendi
of one's own
kendi
itself

The candle went out by itself. - Mum kendiliğinden söndü.

History repeats itself. - Tarih kendini tekrarlar.

kendi
auto

Tom was signing autographs in front of the theater. - Tom tiyatronun önünde kendi el yazısıyla imza atıyordu.

After the concert, Tom signed autographs. - Tom konserden sonra kendi el yazılarını imzaladı.

kendi
him

He taught himself French. - Kendisine Fransızca öğretti.

He said NO to himself. He said YES aloud. - Kendisine HAYIR dedi. Yüksek sesle EVET dedi.

kendi
{s} simple

Worse than a simple fool is a fool believing himself intelligent. - Kendini zeki sanan bir aptal, basit bir aptaldan daha kötüdür.

First of all, please do a simple self-introduction. - Her şeyden önce, lütfen basit bir kendini tanıtım yap.

kendi
auto-
kendi
personally
kendi
her

I showed her my room. - Ona kendi odamı gösterdim.

Yumi went there by herself. - Yumi oraya kendi gitti.

kendi
several

Tom speaks several languages fluently, but for his job, he only translates into his native language. - Tom birkaç dili akıcı olarak konuşur fakat onun işi gereği, o sadece kendi ana diline çeviri yapar.

He was unconscious for several days. - Birkaç gündür kendinde değildi.

Kendi
my own

I perceive myself as my own god. - Kendimi kendi tanrım olarak görüyorum.

I saw it with my own eyes. - Onu kendi gözlerimle gördüm.

kendi
he; she
kendi
his own
kendi
to own

I hope to own my own house someday. - Bir gün kendi evime sahip olmayı umuyorum.

kendi
pwn
kendi
one's own
kendi
self; own; in person
kendi
self, oneself
kendi
eigen
kendi
he
Englisch - Englisch

Definition von kendileri im Englisch Englisch wörterbuch

kendi
A container of Asian derivation, usually handleless, used to hold liquid with a broad opening on top for inserting liquid and usually only one spout for pouring
Türkisch - Türkisch

Definition von kendileri im Türkisch Türkisch wörterbuch

kendi
Bir işte başkalarının etkisi bulunmadığını belirtir: "Kendi yapacağı işi bırakır, âleme öğüt vermeye kalkar."- B. Felek. "Kendisi, kendileri" biçiminde bazen saygı duygusuyla veya söz konusu olanları amaçlayarak o ve onlar yerine kullanılır
kendi
Kişiler üzerinde direnilerek durulduğunu anlatır
kendi
İyelik ekleri alarak kişilerin öz varlığını anlatmaya yarar: "Kendi ülkemizde kendimizi yok edeceklerdi."- R. E. Ünaydın
kendi
Kişisel: "Bizim için ölüm, yani kendi dünyamızın ölümü kâinatın en mühim hadisesidir."- A. Ş. Hisar
kendi
İyelik eki almış bulunan isimlerden önce eksiz olarak iyelik düşüncesini pekiştirir, kişisel
kendi
Bir işte başkalarının etkisi bulunmadığını belirtir
kendi
"Kendisi, kendileri" biçiminde bazen saygı duygusuyla veya söz konusu olanları amaçlayarak o ve onlar yerine kullanılır
kendi
İyelik ekleri alarak kişilerin öz varlığını anlatmaya yarar