Ken her şeyi biliyormuş gibi konuşur.
- Ken talks as if he knew everything.
Ken keman çalabilir, gitardan bahsetmeye bile gerek yok.
- Ken can play the violin, not to mention the guitar.
Ken'in adı çıkmış köpeğinin nerede olduğu Tom'un görüş alanının çok ötesinde bir sorun.
- The whereabouts of Ken's notorious dog is an issue well beyond Ken's ken.
Orası Amerika'daki en belalı şehir.
- Amerika'daki en tehlikeli kenttir.
Biz güzel bir şehirde yaşıyoruz.
- Güzel bir kentte yaşıyoruz.
I proposed to the Mariners, that it would be of great benefit in Navigation to make use of upon the round-top of a ship, to discover and kenne Vessels afar off.
put in a kenning of salt.
A band led the parade through the city.
- Bir grup kentin içinden geçit açtı.
Nagasaki, where I was born, is a beautiful port city.
- Doğduğum yer olan Nagasaki, güzel bir liman kentidir.
I've finally got used to urban life.
- Sonunda kent yaşamına alıştım.
Patio dining for breakfast is widely practiced in urban areas of France.
- Sabah kahvaltısı için veranda yemeği Fransa'nın kentsel alanlarında yaygın olarak uygulanmaktadır.
Rome is an Italian town.
- Roma bir İtalyan kentidir.
My wife spends money as if I were the richest man in town.
- Eşim, sanki ben kentin en zengin adamıymışım gibi para harcıyor.
Urban sprawl is environmentally damaging.
- Kentsel yayılım çevresel olarak zarar verir.
We usually met at a certain place in the city.
- Biz genellikle kentteki belirli bir yerde buluşurduk.
The new park turned into one of the most neglected places in the city.
- Yeni park, kentin en çok ihmal edilen yerlerinden birine dönüştü.
Singapore is a nation smaller than New York City.
- Singapur, New York kentinden daha küçük bir ulustur.
New York City has five boroughs.
- New York kentinin beş tane ilçesi vardır.
New York City has five boroughs.
- New York kentinin beş tane ilçesi vardır.
... KEN LIU: Are you guys giving up? ...
... KEN LIU: All right, so pick your cars. ...