keşfetme

listen to the pronunciation of keşfetme
Türkisch - Englisch
(Bilgisayar) explore

He hopes to explore the uninhabited island. - Issız adayı keşfetmeyi umuyor.

I would really like to explore this cave. - Ben gerçekten bu mağarayı keşfetmek istiyorum.

uncovering
scouting
strike
espial
keşfetmek
explore

Children like to explore. This can be dangerous. - Çocuklar keşfetmekten hoşlanırlar. Bu tehlikeli olabilir.

I want to explore the world and go on an adventure. - Dünyayı keşfetmek ve bir maceraya devam etmek istiyorum.

keşfetmek
{f} discover

He risked his whole fortune to discover new oil fields. - Yeni petrol sahalarını keşfetmek için tüm servetini riske attı.

Learning another language means discovering a new world. - Başka bir dil öğrenmek, yeni bir dünya keşfetmek demektir.

keşfetmek
find out
keşfetmek
find
keşfetmek
{f} detect
keşfetmek
expose
keşfetmek
disclose
keşfetmek
scry
keşfetmek
turn up
keşfetmek
trace
keşfetmek
reconnoiter
keşfet
descry
keşfet
{f} reconnoitering
keşfet
{f} scout
keşfet
suss out
keşfet
discover

The motto of Twitter is The best way to discover what's new in your world. - Twitter'ın sloganı Dünyanızda nelerin yeni olduğunu keşfetmenin en iyi yolu.'dur.

He discovered a new star. - Yeni bir yıldız keşfetti.

keşfet
{f} scouting
keşfet
{f} exploring

Hunting, underwater diving, fishing and exploring are among his interests. - Avcılık, sualtı dalış, balıkçılık ve keşfetme onun ilgi alanları arasındadır.

The Europeans began exploring the Americas in the late 15th century. - Avrupalılar, Amerikaları 15. yüzyıl sonunda keşfetmeye başladılar.

keşfet
explore

I would really like to explore this cave. - Ben gerçekten bu mağarayı keşfetmek istiyorum.

He hopes to explore the uninhabited island. - Issız adayı keşfetmeyi umuyor.

keşfet
reconnoiter
keşfetmek
devise
keşfetmek
put one's finger on
keşfetmek
crack
keşfetmek
guess
keşfetmek
to discover

He risked his whole fortune to discover new oil fields. - Yeni petrol sahalarını keşfetmek için tüm servetini riske attı.

The role of the historian is less to discover and catalog documents than to interpret and explain them. - Tarihçinin rolü daha az keşfetmek ve onları çevirmek ve açıklamak yerine belgelerin kataloğunu hazırlamaktır.

keşfetmek
discovering

Learning another language means discovering a new world. - Başka bir dil öğrenmek, yeni bir dünya keşfetmek demektir.

keşfet
descried
keşfet
ascertain
keşfet
reconnoitre
keşfet
sussout
keşfetmek
scout
keşfetmek
search out
keşfetmek
hit off
keşfetmek
dig out
keşfetmek
descry
keşfetmek
cipher out
keşfetmek
to discover (something new); to find out (a secret)
keşfetmek
work out
keşfetmek
study out
Türkisch - Türkisch
Keşfetmek işi
Keşfetmek
(Osmanlı Dönemi) HASR
keşfetmek
Var olduğu bilinmeyen bir şeyi bulmak
keşfetmek
Var olduğu bilinmeyen bir şeyi bulmak: "İki genç kadın, birbirlerini keşfeden iki yalnız çocuk gibi memnundular."- H. E. Adıvar
keşfetme
Favoriten