keşf etmek

listen to the pronunciation of keşf etmek
Türkisch - Englisch
to discovery
keşfetmek
explore

He wants to explore the uninhabited island. - O, ıssız ada keşfetmek istiyor.

Children like to explore. This can be dangerous. - Çocuklar keşfetmekten hoşlanırlar. Bu tehlikeli olabilir.

keşfetmek
{f} discover

He risked his whole fortune to discover new oil fields. - Yeni petrol sahalarını keşfetmek için tüm servetini riske attı.

We have yet to discover an effective remedy for cancer. - Biz hâlâ kanser için etkili bir tedavi keşfetmek zorundayız.

keşfetmek
find out
keşfetmek
find
keşfetmek
{f} detect
keşfetmek
expose
keşfetmek
disclose
keşfetmek
scry
keşfetmek
turn up
keşfetmek
trace
keşfetmek
reconnoiter
keşfetmek
devise
keşfetmek
put one's finger on
keşfetmek
crack
keşfetmek
guess
keşfetmek
to discover

We have yet to discover an effective remedy for cancer. - Biz hâlâ kanser için etkili bir tedavi keşfetmek zorundayız.

The role of the historian is less to discover and catalog documents than to interpret and explain them. - Tarihçinin rolü daha az keşfetmek ve onları çevirmek ve açıklamak yerine belgelerin kataloğunu hazırlamaktır.

keşfetmek
discovering

Learning another language means discovering a new world. - Başka bir dil öğrenmek, yeni bir dünya keşfetmek demektir.

keşfetmek
scout
keşfetmek
search out
keşfetmek
hit off
keşfetmek
dig out
keşfetmek
descry
keşfetmek
cipher out
keşfetmek
to discover (something new); to find out (a secret)
keşfetmek
work out
keşfetmek
study out
Türkisch - Türkisch
(Osmanlı Dönemi) SEHAY
Keşfetmek
(Osmanlı Dönemi) HASR
keşfetmek
Var olduğu bilinmeyen bir şeyi bulmak
keşfetmek
Var olduğu bilinmeyen bir şeyi bulmak: "İki genç kadın, birbirlerini keşfeden iki yalnız çocuk gibi memnundular."- H. E. Adıvar
keşf etmek
Favoriten