kazmak

listen to the pronunciation of kazmak
Türkisch - Englisch
dig

Arguing with a woman is like trying to drown the water, burn the fire, dig the soil or catch the air. - Bir kadınla tartışmak suyu boğmaya çalışmak, ateşi yakmak, toprağı kazmak ya da havayı yakalamaya çalışmak gibidir.

You have to dig deeper. - Daha derine kazmak zorundasın.

spud
pick up
trench

How horrible, fantastic, incredible it is that we should be digging trenches and trying on gas-masks here because of a quarrel in a far away country between people of whom we know nothing. - Kim olduklarını bilmediğimiz insanların arasında, çok uzak bir ülkedeki savaş yüzünden burada gaz maskeleri denemek ve hendekler kazmak zorunda olmamız ne kadar korkunç, fantastik, inanılmaz.

disinter
sink
mine
pick
excavate
hole

It took me about two and a half hours to dig a hole one meter in diameter and two meters in depth. - Bir metre çapında ve iki metre derinliğinde bir çukur kazmak yaklaşık 2.5 saatimi aldı.

to dig, excavate, or trench. kazdığı çukura kendisi düşmek to fall into one's own trap
hollow out
to dig, to excavate, to trench, to burrow
hollow
cave in
cave
grub
dig with
goose
dyke
burrow
grub up
remove earth
dig up
to dig
the dig
kaz
goose

Why does that goose sit on her eggs? - O kaz niçin yumurtalarının üstünde oturuyor?

I aimed at a sparrow, but shot down a goose. - Bir serçeye nişan aldım ama bir kaz vurdum.

hendek kazmak
ditch
kazma
pickaxe
kazma
{i} digging

If you find yourself in a hole, stop digging. - Kendini bir çukurda bulursan kazmayı bırak.

Tom grabbed one of the shovels and started digging. - Tom küreklerden birini aldı ve kazmaya başladı.

kazma
pickax
kazma
{i} excavation
kazma
{i} dig

Tom grabbed one of the shovels and started digging. - Tom küreklerden birini aldı ve kazmaya başladı.

Not a drop of rain fell for a month, so they had to dig a well. - Bir aydır bir damla yağmur düşmedi. Bu yüzden bir kuyu kazmak zorunda kaldılar.

kuyusunu kazmak
to dig a pit for sb
hendek kazmak
entrench
kaz
dope
kaz
fool
kaz
{f} dig

He is digging his own grave. - O, kendi mezarını kazıyor.

The dog was digging a hole. - Köpek bir çukur kazıyordu.

kaz
idiot
kazma
fool
kazma
idiot
kazma
cutting
siper kazmak
(Askeri) dig-in
kaz
delve
kaz
dig up

When spring comes, they dig up the fields and plant seeds. - İlkbahar geldiğinde onlar tarlaları kazarlar ve tohumları ekerler.

kaz
excavate

The team excavates carefully for the archaeologists. - Takım, arkeologlar için dikkatle kazar.

kaz
{f} digging

One man was seen digging with his bare hands. - Bir adam çıplak elleri ile kazı yaparken görüldü.

He is digging his own grave. - O, kendi mezarını kazıyor.

kaz
{f} excavated
kaz
{f} dug

He dug a hole in the garden. - O, bahçede bir çukur kazdı.

Tom dug a hole in his front yard. - Tom ön avlusunda bir çukur kazdı.

kaz
dig with
kaz
geese

My dear child, stay down here, otherwise the mean geese will bite you to death. - Sevgili çocuğum, burada kal, yoksa zalim kazlar seni ölümüne ısırır.

Geese fly in a V shape. - Kazlar V biçiminde uçarlar.

kazma
jerk
kazma
pick

Tom dug a hole with a pick and a shovel. - Tom kazma ve kürekle bir çukur kazdı.

I have a pick, two shovels and a wheelbarrow. - Bir kazmam, iki küreğim ve bir el arabam var.

kazma
spud
graben gräbt grub grübe da kazmak
to dig or grub grouped graben gräbt
kazma
diggers
kazmak?
dig it?
altını kazmak
undermine
avcı çukuru kazmak
to dig in
deniz kenarında kuyu kazmak
to do something the hard way
hendek kazmak
trench
hendek kazmak
to ditch
iğne ile kuyu kazmak
1. to try to do a hard job with pitifully inadequate means. 2. to do a job that demands a lot of time and patience
kaz
slang pimp, procurer. Agop'un
kaz
gander
kaz
slang boisterous person, rowdy
kaz
stupid; dumbbell
kaz
(Tabiat Doğa) (kuş, Fam: Anserinae) goose
kaz
goose, gander; fool, idiot, ass, dope
kaz
pickaxe
kaz
(Anatomi) anser
kaz
digup
kazma
engraved; incised
kazma
pick, pickax; mattock
kazma
mattock
kazma
dug; trenched; excavated
kazma
digging, excavation
kazma
pickaxe, pick, pickax; digging, excavation; fool, idiot, ass
kazma
digger
kazma
pike
kendi kuyusunu kendi kazmak
to dig one's own grave, be the cause of one's own downfall
kuyu kazmak
to sink a well
kuyu kazmak
sink a well
kuyusunu kazmak
to lay a trap for (someone) to walk into
lağım kazmak
1. to dig a sewer. 2. (Askeriye) to mine
mezar kazmak
dig a grave
siper kazmak
entrench
siper kazmak
to dig in
siper kazmak
intrench
siper kazmak
dig in
siper kazmak
dig a trench
siper kazmak
trench
toprağı kazmak
break ground
tünel kazmak
to burrow
tünel kazmak
mine
tünel kazmak
dig a tunnel
çukur kazmak
dig a hole
çukur kazmak
dig a pit
çukur kazmak
dig

It took me about two and a half hours to dig a hole one meter in diameter and two meters in depth. - Bir metre çapında ve iki metre derinliğinde bir çukur kazmak yaklaşık 2.5 saatimi aldı.

çukur kazmak
to dig a hole, to burrow
çukurunu kazmak
to dig sb's grave
çukurunu kazmak
to plot against (someone)
Türkisch - Türkisch
Bu yolla çukur, kuyu, yol vb. oluşturmak
Hakketmek
Herhangi bir araçla toprağı açmak, oymak
Bu yolla çukur, kuyu, yol vb. oluşturmak: "Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?"- M. A. Ersoy
(Osmanlı Dönemi) KERY
(Osmanlı Dönemi) CA'B
(Osmanlı Dönemi) VİTAS
(Osmanlı Dönemi) VATS
Kaz
bat
Kaz
(Osmanlı Dönemi) BATT
Kazma
zagel
Kazma
(Osmanlı Dönemi) MİHADDE
KÂZ
(Osmanlı Dönemi) (Gâz) f. Makas
kaz
Budala
kaz
Ham ipek ibrişim
kaz
Perde ayaklılardan, uzun, beyaz veya gri boyunlu, suda ve karada yaşayan, uçan, yabani veya evcil kuş (Anser)
kazma
Kazmak işi
kazma
Kazılarak yapılmış
kazma
Toprağı kazıp kaldırmak, düzeltmek gibi işlerde kullanılan ağaç saplı demir araç
kazma
Toprağı kazıp kaldırmak, düzeltmek gibi işlerde kullanılan ağaç saplı demir araç: "Bu yolun o tarihte bitmesi için ne kadar paraya, ameleye, kazma ve küreğe ihtiyacınız vardır?"- F. R. Atay
kazmak
Favoriten