The witch is stirring her cauldron.
- Cadı, kazanını karıştırıyor.
The cauldron was steaming and bubbling.
- Kazan, buhar çıkarıp köpürüyor.
He earns his living by teaching English.
- Hayatını İngilizce öğreterek kazanıyor.
Does Tom earn enough money to live in the city?
- Tom şehirde yaşamak için yeterli para kazanıyor mu?
In 1958, Brazil won its first World Cup victory.
- 1958'de, Brezilya ilk Dünya Kupası zaferini kazandı.
Spain has won the 2010 FIFA World Cup and the national team logo gains the first star.
- İspanya, 2010 FIFA Dünya Kupası'nın galibi oldu ve millî takım logosu ilk yıldızını kazandı.
Is there any possibility that he'll win the election?
- Onun seçimi kazanması için herhangi bir ihtimal var mı?
To win his audience, the speaker resorted to using rhetorical techniques he learned from his communication courses.
- Seyircisini kazanmak için konuşmacı, iletişim kurslarından öğrendiği retorik teknikleri kullanarak başvurdu.
Tom is gaining on us.
- Tom bizim üzerimizden kazanıyor.
The city is gaining popularity as a major tourist destination.
- Kent, önemli bir turistik yer olarak rağbet kazandı.
I'm sure of winning the championship.
- Ben şampiyonluğu kazanacağımdan eminim.
Finding a decent man is more difficult than winning a lottery.
- Saygın bir insan bulmak bir piyango kazanmaktan daha zor.
His ideas never earned him a dime.
- Onun fikirleri asla ona on sent kazandırmadı.
He earned money by delivering newspapers.
- O, gazete dağıtarak para kazandı.
No gains without pains.
- Emeksiz kazanç olmaz.
Spain has won the 2010 FIFA World Cup and the national team logo gains the first star.
- İspanya, 2010 FIFA Dünya Kupası'nın galibi oldu ve millî takım logosu ilk yıldızını kazandı.
Who do you think will win this year's Super Bowl?
- Bu yılki final karşılaşmasın kimin kazanacağını düşünüyorsun?
The Denver Broncos have won the 50th Super Bowl.
- Denver Broncos, Super Bowl 50'yi kazandı.