She made pumpkin soup in a black cauldron for Halloween.
- Cadılar Bayramı için siyah bir kazanda balkabağı çorbası yaptı.
The witch is stirring her cauldron.
- Cadı, kazanını karıştırıyor.
She earns more than she spends.
- O harcadığından daha fazla para kazanıyor.
Does Tom earn enough money to live in the city?
- Tom şehirde yaşamak için yeterli para kazanıyor mu?
Tom won $10,000 in the lottery.
- Tom piyangoda 10.000 dolar kazandı.
The Netherlands have won the 2010 World Cup.
- 2010 Dünya Kupası'nı Hollanda kazandı.
To win his audience, the speaker resorted to using rhetorical techniques he learned from his communication courses.
- Seyircisini kazanmak için konuşmacı, iletişim kurslarından öğrendiği retorik teknikleri kullanarak başvurdu.
White to play and win.
- Sıra beyazda ve kazandı.
Tom is gaining on us.
- Tom bizim üzerimizden kazanıyor.
You're not gaining anything by doing so.
- Öyle yaparak hiçbir şey kazanmıyorsun.
Finding a decent man is more difficult than winning a lottery.
- Saygın bir insan bulmak bir piyango kazanmaktan daha zor.
Winning the election was a great victory for the candidate's political party.
- Seçimi kazanmak adayın siyasi partisi için büyük bir zaferdi.
His ideas never earned him a dime.
- Onun fikirleri asla ona on sent kazandırmadı.
He earned the money he needed to go to college.
- O, üniversiteye gitmek için ihtiyacı olan parayı kazandı.
Our team gained a great victory.
- Takımımız büyük bir zafer kazandı.
No gains without pains.
- Emeksiz kazanç olmaz.
Who won the Super Bowl?
- Amerikan futbolu şampiyonluğunu kim kazandı?
The Denver Broncos have won the 50th Super Bowl.
- Denver Broncos, Super Bowl 50'yi kazandı.