Suche
Übersetzung
Spiele
Programme
Registrieren
Mitglieder-Login
Einstellungen
Blog
Über uns
Kontakt
Konto
Mitglieder-Login
Registrieren
Einstellungen
English
Türkçe
Deutsche
Русский
العربية
Türkçe
Deutsche
Русский
العربية
ç
ı
ğ
ö
ş
ü
â
Online English Turkish and Multilingual Dictionary 20+ million words and idioms.
kaynaşma
Türkisch - Englisch
Definition von
kaynaşma
im Türkisch Englisch wörterbuch
contraction
fusion
fusion; agitation, surge
great excitement, uproar
mixture
stir
fusion, joining together
swarming, teeming
mingling
(Ticaret)
merger
(Tıp)
incorporation
saturation
(İnşaat)
cohesion
surge
conglutination
symphysis
welding
Relevante Übersetzungen
kaynaşma
kaynağı
fusion welding
kaynaşmak
{f}
merge
kaynaşmak
unite
kaynaşmak
{f}
fuse
kaynaşmak
{f}
blend
kaynaşmak
teem with
kaynaşmak
cohere
kaynaşmak
become friendly at once
kaynaşmak
swarm with
kaynaşmak
(Kimya)
combine
kaynaşmak
mill around
kaynaş
mill around
kaynaşmak
mix
kaynaşmak
teem
kaynaşmak
integrate
kaynaşmak
knit
kaynaşmak
assimilate
kaynaşmak
mill about
kaynaşmak
coalesce
kaynaşmak
to swarm, teem
kaynaşmak
(for a color, a flavor) to blend (with), go well (with)
kaynaşmak
commingle
kaynaşmak
socialize
kaynaşmak
to fuse, join (with)
kaynaşmak
to fuse, to amalgamate, to unite, to coalesce; to swarm with, to teem with; to combine; to become friendly at once, to click (with sb)
kaynaşmak
seethe
kaynaşmak
chem. to combine
kaynaşmak
knit up
kaynaşmak
(Fiili Deyim )
mix with
termik
kaynaşma
thermal agitation
çekirdeksel
kaynaşma
nuclear fusion
ısıl
kaynaşma
(Bilgisayar)
heat fixing
Türkisch - Türkisch
Definition von
kaynaşma
im Türkisch Türkisch wörterbuch
Huzursuzluk: "Meclisteki kaynaşmalar yatıştı ve normal bir durum sağlanabildi mi?"- Y. K. Karaosmanoğlu
Huzursuzluk
Kalabalığın çok olduğu bir yerde kıpırdanma, hareketlilik
Kaynaşmak işi
Kaynaşmak işi: "Atmosfer karşılıklı anlayış ve kaynaşma atmosferi idi."- H. Taner
füzyon
imtizaç
Relevante Übersetzungen
Kaynaşmak
birleşmek
kaynaşmak
Çok kalabalık ve kıpırdak olmak, hareket etmek
kaynaşmak
Uyuşmak, yakın ilişki kurmak, derinleştirmek
kaynaşmak
Huzursuzluk olmak
kaynaşmak
Ayrılmayacak bir biçimde birleşmek
kaynaşmak
Uyuşmak, yakın ilişki kurmak, derinleştirmek: "Ceylanlarla kaynaşan çocuk, onların seslerini tıpkı onlar gibi çıkarmayı öğrenmişti."- H. E. Adıvar
kaynaşmak
Kalabalık bir biçimde çok hareket etmek: "Kumun üstünde bir sürü kadın erkek, oğlan kız kaynaşıyor."- F. R. Atay
kaynaşmak
Birbirine iyice uymak
kaynaşma
Silbentrennung
kay·naş·ma
Resimler
Google Resimler
Bing Resimler
Historie
kaynaşma
Mehr...
Löschen
Favoriten
Mehr...
Löschen