kaydetmek

listen to the pronunciation of kaydetmek
Türkisch - Englisch
register

Have you come to register a crime? - Bir suçu kaydetmek için mi geldin?

record

A group of scientists stood by, ready to record the experiment. - Bir grup bilim adamı deneyi kaydetmek hazır bekledi.

The biologists used a hydrophone to record whale calls. - Biyologlar balina aramaları kaydetmek için bir hidrofon kullandı.

(Bilgisayar,Teknik) save

Would you like to save the game? - Oyunu kaydetmek ister misiniz?

enroll
check in
enrol
write down
make a record of
(Ticaret) indicate
note something down
set something down
set
take something down
put
chart
have something taped
take
note
keep an account of
mark down
jot
write something down
transcribe
journalise
registered
tape record
(sırasıyla) chronicle
tape
sports to chalk up, score, make
to enroll, register
list
to record (with a tape recorder)
inscribe
to take notice of; to keep in mind
to record, enter, write down
to state, note
enlist
to enrol, to enroll, to register; to write sth down, to take sth down, to note sth down, to set sth down, to enter; (ses, müzik, vb.) to record
(program) transcribe
book
set down
(Hukuk) to note, to record, to register
enter
calendar
have smth. taped
(Politika, Siyaset) inventory to
take down
get down
allude
clock up
{f} matriculate
chronicle
inventory
kaydetmek sırasıyla
chronicle
kaydetmek için seçin
(Bilgisayar) select to save
kasede kaydetmek
can
kaydetme
booking
kaydetme
(Bilgisayar) save

I forgot to save the file before switching off. - Kapatmadan önce dosyayı kaydetmeyi unuttum.

I didn't save the document. - Dökumanı kaydetmedim.

kaydetme
{i} enrollment
kaydetme
(Bilgisayar) record

The camera recorded nothing. - Kamera hiçbir şey kaydetmedi.

A group of scientists stood by, ready to record the experiment. - Bir grup bilim adamı deneyi kaydetmek hazır bekledi.

ilerleme kaydetmek
(Dilbilim) come along
ilerleme kaydetmek
break through
kaydetme
enroll

You should have enrolled your children months ago. - Çocuklarını aylar önce kaydetmeliydin.

kaydetme
enlisting
kaydetme
(Ticaret) register

Have you come to register a crime? - Bir suçu kaydetmek için mi geldin?

Tom told me how to do it, but it didn't register. - Tom nasıl yapıldığını bana anlattı ama kaydetmedim.

kaydetme
post
kaydetme
(Ticaret) reporting
kaydetme
enrolment
seyir jurnaline kaydetmek
log
kaydet
{f} tape recorded
kaydet
make a record of
kaydet
{f} record

You must record his speech. - Onun konuşmasını kaydetmelisin.

She recorded a few sentences. - Birkaç cümle kaydetti.

kaydet
{f} recorded

I recorded a rugby game on videotape. - Bir rugby maçını video kasete kaydettim.

Tom was looking forward to watching the football match he had recorded at home, and he was angry when he overheard someone mention the final score. - Tom evde kaydettiği futbol maçını izlemek için can atıyordu ve birinin son skordan bahsetmesine kulak misafiri olduğunda sinirliydi.

kaydet
{f} recording

Aren't you recording us right now? - Bizi şimdi kaydetmiyor musun?

Aren't you recording this? - Bunu kaydetmiyor musun?

kaydet
enroll

Fadil's parents enrolled him in a prestigious school in Cairo. - Fadıl'ın ailesi onu Kahire'deki prestijli bir okula kaydetti.

You should have enrolled your children months ago. - Çocuklarını aylar önce kaydetmeliydin.

kaydet
save

I forgot to save the file before switching off. - Kapatmadan önce dosyayı kaydetmeyi unuttum.

In which folder did you save the file? - Dosyayı hangi klasöre kaydettin?

kaydet
{f} enrolling
kaydet
tape record
kaydet
{f} registered

The thermometer registered minus ten last night. - Dün gece termometre eksi on derece kaydetti.

Have you registered that here? - Onu buraya kaydettiniz mi?

askere kaydetmek
enlist
askere kaydetmek
(to cause) to enlist
aşama kaydetmek
climb
aşama kaydetmek
to make progress
bekleyen davalar listesine kaydetmek
docket
deftere kaydetmek
post up
gelişme kaydetmek
make progress
ilerleme kaydetmek
to make headway, to break through
ilerleme kaydetmek
get ahead
kaydet
prerecord
kaydet
{f} register

Tom told me how to do it, but it didn't register. - Tom nasıl yapıldığını bana anlattı ama kaydetmedim.

Have you come to register a crime? - Bir suçu kaydetmek için mi geldin?

kaydetme
transcription
kaydetme
write down
kaydetme
recording; registration
kaydetme
(Hukuk) enrollment, registration
kaydetme
registration
kaydetme
writedown
kaydetme
logging
kaydetme
listing
kütüğe kaydetmek
to enrol in the register
listeye kaydetmek
docket
okula kaydetmek
matriculate
okula kaydetmek
register for school
sayı kaydetmek
chalk up
sicile kaydetmek
to enter into the register
skor kaydetmek
score
tutanağa kaydetmek
protocol
yeniden kaydetmek
to rerecord
yevmiye defterine kaydetmek
(Ticaret) journalize
zimmetine kaydetmek
debit
Türkisch - Türkisch
(Osmanlı Dönemi) Bağlamak
(Osmanlı Dönemi) İlgilenmek, alâkalanmak
(Osmanlı Dönemi) Yazmak
Olumlu sonuç almak
Belirtmek, söylemek
Hatırlamak için yazmak, not etmek
Hatırlamak için yazmak, not etmek: "Önüne bir şeyler kaydederken görür gibiyim."- S. F. Abasıyanık
Sesi veya resmi manyetik bant üzerine geçirmek
Sıcaklık, basınç gibi bir niceliğin değişkenliğini tespit etmek
Herhangi bir şeyi bir yere mal etmek, bir şeyin tarih, numara veya adını bir deftere geçirmek
Yazmak, bazı önemli noktaları tespit etmek
derç
derç etmek
Kaydetme
derç
kaydetme
Kaydetmek işi
Englisch - Türkisch

Definition von kaydetmek im Englisch Türkisch wörterbuch

kaydet
save
kaydet
record
kaydetmek
Favoriten