Don't lose confidence, Mike.
- Güvenini kaybetme, Mike.
The yen is expected to lose value against the dollar.
- Yen'in dolar karşısında değer kaybetmesi bekleniyor.
I can't talk with my father without losing my temper.
- Kendimi kaybetmeden babamla konuşamam.
Losing his balance from a sudden gust of wind, the tightrope walker fell to his death.
- Ani bir fırtınadan dengesini kaybettiği için, ip cambazı ölümüne düştü.
They lost no time in leaving their home.
- Evlerinden ayrılırlarken zaman kaybetmediler.
I've lost all my money.
- Bütün paramı kaybettim.
I've mislaid my watch.
- Kol saatimi kaybettim.