kavrayış

listen to the pronunciation of kavrayış
Türkisch - Englisch
{i} understanding
realization
perspicacity
comprehension

This test will gauge your reading comprehension. - Bu test senin okuma kavrayışını ölçecek.

savvy
reach

I think this book is beyond his reach. - Bu kitabın onun kavrayışının ötesinde olduğunu düşünüyorum.

insight
grasp
sensation
conception
perception
apprehension
prehension
uptake
kavra
(Bilgisayar) grip

He gripped the tennis racket tightly. - Tenis raketini sıkıca kavradı.

Tom has a powerful grip. - Tom'un güçlü bir kavraması var.

kavra
{f} clutch

He clutched her arm firmly. - O kolunu sıkıca kavradı.

kavra
ideate
kavra
{f} grasping
kavra
{f} grasp

The problem is beyond my grasp. - Sorun benim kavramamın ötesinde.

He grasped the rope with two hands. - İpi iki eliyle kavradı.

Türkisch - Türkisch
Bir algının doğrudan doğruya kavranması
Kavrama, anlama, algılama yetisi
Motorlu araçlarda lastiğin tam olarak yolu kavraması
KAVRA
(Osmanlı Dönemi) Geniş yer
kavrayış
Favoriten