katla

listen to the pronunciation of katla
Türkisch - Englisch
{f} fold

Tom took a folded piece of paper out of his shirt pocket. - Tom gömlek cebinden bir parça katlanmış kağıt çıkardı.

He was sitting with his arms folded. - Kolunu katlamış oturuyordu.

{f} folding

Take this folding umbrella with you. It might come in handy. - Bu katlanan şemşiyeyi yanına al. Yararlı olabilir.

Tom was sitting in the living room folding laundry. - Tom çamaşırları katlarken oturma odasında oturuyordu.

{f} enfolding
cuttle
{f} tuck
fold up
enfold
{f} folded

Tom folded his clothes and put them in his suitcase. - Tom giysilerini katladı ve onları valizine koydu.

He was sitting with his arms folded. - Kolunu katlamış oturuyordu.

katlamak
fold

It took me several hours to fold all the clothes. - Tüm giysileri katlamak birkaç saatimi aldı.

I don't have a problem doing the laundry, but I hate folding the clothes. - Çamaşır yıkarken bir sorunum yok ama giysileri katlamaktan nefret ediyorum.

kat
{i} storey

All storeys of the house are made of wood. - Evin tüm katları ahşaptan yapılmıştır.

You need an elevator if you want to go down twenty storeys. - Yirmi kat aşağıya gitmek istiyorsan bir asansöre ihtiyacın var.

kat
{i} fold

He was sitting with his arms folded. - Kolunu katlamış oturuyordu.

Quickly Sadako tried to fold the paper before she fell asleep. - Sadako uykuya dalmadan önce hızlı bir şekilde kağıdı katlamayı denedi.

kat
{i} floor

A fire broke out on the first floor. - Birinci katta bir yangın patlak verdi.

A fire broke out on the fifth floor. - Beşinci katta bir yangın patlak verdi.

kat
story

Kate was surprised by Brian's story. - Kate Brian'in hikayesine şaşırmıştı.

I live in a two story house. - Ben iki katlı bir evde yaşarım.

kat
ply
kat
stair

Tom fell down two flights of stairs and is now in the hospital. - Tom iki kat merdiven düştü ve şimdi hastanede.

The young woman, after running up the stairs, opened the door of the house. - Genç kız, üst kata çıktıktan sonra, evin kapısını açtı.

kat
{i} fall

Church participation has fallen. - Kilise katılımı düştü.

Sami falls into that category of people. - Sami o kategorideki insanlar arasında yer alır.

katlamak
tuck
kat
times

He earns three times as much as I do. - O, benim kazandığımın üç katı kadar çok kazanıyor.

Light travels around the earth seven and a half times a second. - Işık dünyanın etrafında bir saniyenin 7.5 katı hızında seyahat eder.

kat
slab
kat
flight

I carried Tom down two flights of stairs. - Tom'u iki kat aşağıya taşıdım.

Tom fell down two flights of stairs and is now in the hospital. - Tom iki kat merdiven düştü ve şimdi hastanede.

kat
film

I watched the film named Texas Chainsaw Massacre with my girlfriend yesterday. She was very afraid. - Dün kız arkadaşımla birlikte Teksas Motorlu testere Katliamı adında bir film izledim. O çok korktu.

kat
(Tekstil) layer (fabric)
kat
(Jeoloji) horizon
kat
(Tekstil) fabric
kat
(Bilgisayar) embed
kat
(Bilgisayar) cube
katlamak
collapse
katlamak
pile up
katlamak
turn
katlamak
fold up
katlamak
(Arılık) eke
katlamak
folding

I don't have a problem doing the laundry, but I hate folding the clothes. - Çamaşır yıkarken bir sorunum yok ama giysileri katlamaktan nefret ediyorum.

katlamak
crinkle
katlamak
turn down
katlamak
(Teknik,Tekstil) cuttle
katlamak
fold over
kat
coat

Tom left his coat downstairs. - Tom ceketini alt katta bıraktı.

They put a coat of paint on the chair. - Onlar sandalyeye bir kat boya sürdüler.

kat
crease
kat
flat

Do you have a flat or a house? - Bir katınız mı yoksa bir eviniz mi var?

My flat is located on the first floor. - Dairem birinci katta bulunmaktadır.

kat
layer

Since it was getting even hotter, Tom peeled off another layer of clothing. - Hava dahada ısındığı için, Tom bir kat elbise daha çıkardı.

This morning there was a thick layer of frost. - Bu sabah kalın bir don katmanı vardı.

kat
convolution
kat
stratum
kat
coating
kat
covering
kat
pucker
kat
tier
kat
multitude
kat
multiple
kat
admix
katlamak
wrap
katlamak
slaughter
katlamak
punish
kat
by the times
katlamak
to fold
kat
set (of clothes)
kat
presence, the presence of a distinguished personage
kat
time(s)
kat
floor; storey, story; layer, stratum; covering; fold; coat, coating; multiple; time(s)
kat
(Matematik) multiple
kat
layer, stratum; fold
kat
story, floor, Brit. storey
kat
lap
kat
deck

The gift shop is on the second deck. - Hediyelik eşya mağazası ikinci katta.

kat
(dokuma) pile
kat
thicknesses
kat
superinduce
kat
double

We'll have to double our budget for next year. - Gelecek yıl için bütçemizi ikiye katlamak zorunda kalacağız.

Your book is double the size of mine. - Senin kitabın benimkinin boyutunun iki katı kadar.

katlamak
crease
katlamak
tuck up
katlamak
pleat
katlamak
enfold
katlamak
crimp
katlamak
(sandalye) fold down back
katlamak
drape
katlamak
double

We'll have to double our budget for next year. - Gelecek yıl için bütçemizi ikiye katlamak zorunda kalacağız.

Do you want to double your gold pieces? What do you mean? - Altın parçalarını ikiye katlamak istiyor musun? Ne demek istiyorsun?

katlamak
bend
katlamak
turn back
katlamak
to fold, fold up
katlamak
to fold, to pleat; to walk over sb
katlamak
infold
katlamak
fold down
katlamak
shut
katlamak
replicate
Englisch - Englisch

Definition von katla im Englisch Englisch wörterbuch

Kat
A short form of the female given names Katharine and Katherine

During her childhood she was a romanticized Katherine, dressed by her misty-eyed, fussy mother in dresses that looked like ruffled pillowcases. By high school she'd shed the frills and emerged as a bouncy, round-faced Kathy - - - At university she was Kath, blunt and no-bullshit in her Take-Back-the-Night jeans and checked shirt - - - When she ran away to England, she sliced herself down to Kat. It was economical, street-feline, and pointed as a nail.

kat
alternative spelling of khat
kat
An Arabian shrub (Catha edulis) the leaves of which are used as tea by the Arabs
kat
the leaves of the shrub Catha edulis which are chewed like tobacco or used to make tea; has the effect of a euphoric stimulant; "in Yemen kat is used daily by 85% of adults"
Türkisch - Türkisch
(Osmanlı Dönemi) (Katîl. C.) Öldürülmüş kimseler
Kat
misil
Kat
nezt
Kat
(Osmanlı Dönemi) MİRRE
Katlamak
bükmek
kat
Daire. Ön, yan: "Salim, Sait Faik'in Yaşar Nabi katındaki telif ücretini artırmakta büyük rol oynamıştır."- S. Birsel
kat
Sonuca bağlama, bitirme
kat
Kesme, kesilme
kat
Yemen ve Etyopya'da yetişen, yaprakları uzun süre çiğnenince sarhoşluk veren bir ağaççık
kat
Daire
kat
Bir yüzey üzerine az veya çok kalın bir biçimde, düzgün olarak yayılmış bulunan şey. Üst üste konulmuş şeylerden her biri, tabaka
kat
Tabaka
kat
Huzur
kat
Bir yapıda iki döşeme arasında yer alan daire veya odaların bütünü: "Yemekten sonra evin üst katında, ocaklı bir odaya çıktık."- S. F. Abasıyanık
kat
İlgiyi kesme
kat
Jeoloji zamanlarından bir dönem içinde oluşmuş katmanlı kayaçlar
kat
Bir yapıda iki döşeme arasında yer alan daire veya odaların bütünü
kat
Kesme, kesilme. İlgiyi kesme
kat
Nicelikçe kez, defa, misil
kat
(Osmanlı Dönemi) kesme; yol alma
kat
Kez, defa, misil
kat
Ön, yan
kat
Bükülen veya kıvrılan bir şeyin her kıvrımı
kat
Etyopya ve Yemen'de yetişen, yaprakları uzun süre çiğnenince sarhoşluk veren ağaççık
kat
Bir yüzey üzerine az veya çok kalın bir biçimde, düzgün olarak yayılmış bulunan şey; üst üste konulmuş şeylerden her biri, tabaka
kat
Bükülen ya da kıvrılan bir şeyin her kıvrımı
kat
Makam, mevki
kat
Kesme
kat
Takım
kat
Ressam tarafından kullanılan boya hacmi
kat
Tekrarlanan bir sayının toplamı
kat
Giyeceklerde takım: "Birer kat elbise ile kalacağız."- A.Gündüz
katlamak
Kâğıt, kumaş gibi nesneleri üst üste kat oluşturacak biçimde bükmek
katlamak
Kâğıt, kumaş gibi nesneleri üst üste kat oluşturacak biçimde bükmek: "Gazeteleri itina ile katlayıp cebine koydu."- S. F. Abasıyanık
katla
Favoriten