Quickly Sadako tried to fold the paper before she fell asleep.
- Sadako uykuya dalmadan önce hızlı bir şekilde kağıdı katlamayı denedi.
Tom took a folded piece of paper out of his shirt pocket.
- Tom gömlek cebinden bir parça katlanmış kağıt çıkardı.
Tom sat down on a folding chair.
- Tom katlanabilir bir sandalyeye oturdu.
I'm not folding their shirts.
- Onların gömleklerini katlamıyorum.
Ken folded the blanket in half.
- Ken battaniyeyi ikiye katladı.
Tom folded the paper before handing it to Mary.
- Tom kağıdı Mary'ye vermeden önce katladı.
You need an elevator if you want to go down twenty storeys.
- Yirmi kat aşağıya gitmek istiyorsan bir asansöre ihtiyacın var.
I live on the top floor of a six storey apartment block.
- Altı katlı bir apartmanın en üst katında yaşıyorum.
Tom took a folded piece of paper out of his shirt pocket.
- Tom gömlek cebinden bir parça katlanmış kağıt çıkardı.
He was sitting with his arms folded.
- Kolunu katlamış oturuyordu.
The office has been transferred up to the sixth floor.
- Ofis altıncı kata taşındı.
A fire broke out on the fifth floor.
- Beşinci katta bir yangın patlak verdi.
I live in a two story house.
- Ben iki katlı bir evde yaşarım.
The photo he showed added color to his story.
- Onun gösterdiği fotoğraf onun hikayesine renk kattı.
Tom fell down two flights of stairs and is now in the hospital.
- Tom iki kat merdiven düştü ve şimdi hastanede.
Tom walked down a flight of stairs.
- Tom bir kat aşağıya yürüdü.
Sami falls into that category of people.
- Sami o kategorideki insanlar arasında yer alır.
Church participation has fallen.
- Kilise katılımı düştü.
He earns three times as much as I do.
- O, benim kazandığımın üç katı kadar çok kazanıyor.
Australia is about twenty times larger than Japan.
- Avustralya, Japonya'dan yaklaşık yirmi kat daha büyüktür.
Tom walked down a flight of stairs.
- Tom bir kat aşağıya yürüdü.
Tom fell down two flights of stairs and is now in the hospital.
- Tom iki kat merdiven düştü ve şimdi hastanede.
I watched the film named Texas Chainsaw Massacre with my girlfriend yesterday. She was very afraid.
- Dün kız arkadaşımla birlikte Teksas Motorlu testere Katliamı adında bir film izledim. O çok korktu.
Tom left his coat downstairs.
- Tom ceketini alt katta bıraktı.
The house looked wonderful with its fresh coat of paint.
- Ev taze boya katıyla harika görünüyordu.
My flat is located on the first floor.
- Dairem birinci katta bulunmaktadır.
My flat is on the third floor.
- Benim dairem üçüncü katta.
Since it was getting even hotter, Tom peeled off another layer of clothing.
- Hava dahada ısındığı için, Tom bir kat elbise daha çıkardı.
The cerebral cortex is the brain's outer layer.
- Serebral korteks beynin dış katmanıdır.
The gift shop is on the second deck.
- Hediyelik eşya mağazası ikinci katta.
They need to eat double that amount.
- O miktarın iki katını yemeliler.
His revenue doubled after retirement.
- Onun geliri, emekli olduktan sonra iki katına çıktı.
During her childhood she was a romanticized Katherine, dressed by her misty-eyed, fussy mother in dresses that looked like ruffled pillowcases. By high school she'd shed the frills and emerged as a bouncy, round-faced Kathy - - - At university she was Kath, blunt and no-bullshit in her Take-Back-the-Night jeans and checked shirt - - - When she ran away to England, she sliced herself down to Kat. It was economical, street-feline, and pointed as a nail.