kasılmak

listen to the pronunciation of kasılmak
Türkisch - Englisch
{f} strain
contract
to contract; to shorten, to get shorter; to swagger, to swank, to give oneself airs, to brag, to posture
set
tighten
swagger
slang to sit back imperiously
attitudinize
to swagger, show off; to act high and mighty
be stretched tight
to be lessened
to shorten, get shorter
shorten
shrink
posture
brag
stiffen
flex
peacock
kas
{i} muscle

The hot bath relaxed my muscles. - Sıcak banyo kaslarımı gevşetti.

Jim pulled a muscle in his leg while skiing. - Jim, kayak yaparken bacağında bir kas çekildi.

kasılma
{i} contraction

Be careful with contractions. - Kasılmalara dikkat edin.

kasım kasım kasılmak
to posture, to swagger
kas
muscular

He's tall and muscular. - O, uzun boylu ve kaslıdır.

He would be as muscular as his brother if he had worked out like him. - Eğer onun gibi egzersiz yapsaydı erkek kardeşi kadar kaslı olurdu.

kasılma
{i} convulsion

What must be done when a patient has convulsions? - Bir hastanın kasılmaları olduğunda ne yapılmalı?

kasılma
crick
kasılma
shrink
kas
tensor
kasılma
swagger
kasılma
spasm
gururlanarak kasılmak
as proud swagger
kas
supercilium
kas
eye brow
kas
muscle; muscular
kas
myo
kas
brawn
kas
thew
kasılma
jerk
kasılma
rigor
kasılma
hubris
kasılma
rigour [Brit.]
kasılma
contraction; swagger
kasılma
{i} rigour
Türkisch - Türkisch
mecaz - Büyüklenmek, kurumlanmak, gururlanmak: "Ben Namık Kemal'im, koskoca vatan şairiyim, deyip de kasılmaz hiçbir zaman."- N. Cumali
Büzülüp kasılmak, takallüs etmek
Kasma işi yapılmak
Büyüklenmek, kurumlanmak, gururlanmak: "Ben Namık Kemal'im, koskoca vatan şairiyim, deyip de kasılmaz hiçbir zaman."- N. Cumalı
Büyüklenmek, kurumlanmak, gururlanmak
gerilmek
KASILMA
Kasılmak işi, büzülme, takallüs
Kas
adale
Kasılma
kuruluş
kas
Tellerden oluşan ve kasılarak vücut hareketlerini sağlayan organ ve bu organın telsi dokusu, adale
kasılmak
Favoriten