karmak

listen to the pronunciation of karmak
Türkisch - Englisch
to shuffle (cards)
to thrust (something) into (something else)
to mix, to blend; to shuffle
to mix, blend (a dry substance and a liquid)
institute
steep
blend
combine
permute
shuffle
{f} mix
karma
mixed

I'm getting all mixed up. - Karman çorman alıyorum.

Relations between the Soviet Union and the western Allies were mixed. - Sovyetler Birliği ve Batılı Müttefikler arasındaki ilişkiler karmaşıktı.

kar
{i} snow

It snowed all last night. - Gece boyunca kar yağdı.

Look at that mountain which is covered with snow. - Karlarla örtülü şu dağa bak.

karma
combined
kâr
profit

Robert got a small proportion of the profit. - Robert, karın küçük bir bölümünü aldı..

He has done this for profit. - O, kar etmek için bunu yaptı.

kâğıtları karmak
shuffle the cards
kâğıtları karmak
to shuffle the cards
kâğıtları karmak
shuffle
kâr
{i} catch

My wife catches colds easily. - Karım çok çabuk soğuk kapar.

My wife is liable to catch a cold. - Karım üşütmeye eğilimli.

kâr
benefit

It will be to our mutual benefit to carry out the plan. - Bu planı gerçekleştirmek karşılıklı olarak yararımıza olacaktır.

kar
(Ticaret) income

The government decided to impose a special tax on very high incomes. - Hükümet, çok yüksek gelirlere özel bir vergi uygulamaya karar verdi.

karma
(Hukuk) joint
kâr
capital

Podgorica is the capital of Montenegro. - Podgorica, Karadağ'ın başkentidir.

He looked for a profitable investment for his capital. - Sermayesi için karlı bir yatırım arıyordu.

kâr
{i} return

I bought him a drink in return for his help. - Onun yardımı karşılığında ona bir içki ısmarladım.

When I met Hanako last Sunday, she said she had returned three days before. - Ben geçen Pazar Hanako ile karşılaştığımda, üç gün önce döndüğünü söyledi.

karma
shuffle

Do you want me to shuffle the cards? - Kartları karmamı ister misin?

It's your turn to shuffle. - Kağıtları karma sırası sende.

kâr
gain

A small gain is better than a great loss. - Zararın neresinden dönersek kârdır.

They tried very hard to gain an advantage over one another. - Onlar birbirlerine karşı üstünlük sağlamak için çok uğraştılar.

kar
(Hukuk) benefit, earnings, profit, benefit
kar
(Bilgisayar) mix

Air is a mixture of various gases. - Hava, çeşitli gazların bir karışımıdır.

You can't mix oil and water. - Yağ ve suyu karıştıramazsın.

kar
(Ticaret) yield

You must not yield to temptation. - Günaha karşı boyun eğmemelisin.

He finally yielded to the request of his wife and bought a house. - O sonunda karısının isteğine boyun eğdi ve bir ev satın aldı.

kar
flake
kar
returns
kar
(Ticaret) margin

This product brought us a large margin. - Bu ürün bize büyük bir kar getirdi.

This company's profit margin is very big. - Bu şirketin kar marjı çok büyük.

kar
boot

Tom's boots sank into the deep snow. - Tom'un botları derin kara battı.

I always wear boots when it rains or snows. - Yağmur ya da kar yağdığında her zaman botlarımı giyerim.

karma
combination
karma
composite board
karma
compound winding
karma
public-private
karma
hashing
karma
remixing
karma
blend
kar
{i} yielding
karma
composite
karma
mixing

The concrete mixing plant is just a mile from the worksite. - Beton karma tesisi sadece şantiyeden bir mil uzakta.

karma
coed

Our school became coeducational a long time ago. - Okulumuz uzun zaman önce karma eğitim oldu.

Our school is now coeducational. - Bizim okulumuz şimdi karma.

kâr
take

His wife now had to take care of his grandfather, not to mention their two children. - İki çocuğu şöyle dursun, karısı şimdi onun büyük babasına bakmak zorundaydı.

AIDS can be stopped only if every person decides to take action against it. - AIDS sadece her birey buna karşı harekete geçmeye karar verirse durdurulabilir.

kâr
takings
kâr
account

Try to take account of everything before you make a decision. - Karar vermeden önce her şeyi hesaba katmaya çalış.

My brother has a Twitter account. - Erkek kardeşimin bir Twitter hesabı var.

kar
profit making
kar
a profit
kâr
revenue
kâr
benefit. gain. profit
kâr
avails
iskambil kâğıtlarını karmak
riffle
karma
mixing; mixed, composite; (eğitim) coed
karma
olio
karma
shuffling

Tom picked up the cards and began shuffling them. - Tom kartları aldı ve onları karmaya başladı.

karma
coeducational

Our school is now coeducational. - Bizim okulumuz şimdi karma.

Our school became coeducational a long time ago. - Okulumuz uzun zaman önce karma eğitim oldu.

karma
karma
karma
integrated
karma
public private
karma
{i} mixture
karma
(Nükleer Bilimler) hybrid
kâr
pay dirt
kâr
avail

This bacteria is resistant to every available antibiotic. - Bu bakteri mevcut tüm antibiyotiklere karşı dirençli.

The bus service won't be available until the snow has melted. - Kar eriyinceye kadar otobüs servisi mevcut olmayacak.

kâr
gainings
kâr
fruit

My daughter likes summer fruits, such as cherries, watermelons and peaches. - Kızım kiraz, karpuz ve şeftali gibi yaz meyvelerini seviyor.

kâr
melon

My sister likes melons and so do I. - Kız kardeşim kavun sever ve ben de.

Mary likes watermelons more than melons. - Mary karpuzları kavunlardan daha fazla sever.

kâr
profit, gain, takings; benefit
kâr
increment
yeniden karmak
reshuffle
Englisch - Englisch
Türkisch - Türkisch
Karıştırmak, bibirine katmak
Toz durumundaki bir şeyi sıvı ile karıştırarak çamur veya hamur durumuna getirmek
Karıştırmak, birbirine katmak
Arkasından konuşmak
kâr
(Osmanlı Dönemi) kazanç
KAR
(Osmanlı Dönemi) (C.: Kur-Kirân) Zift, kara boya
KAR
(Osmanlı Dönemi) Deve. Dağ keçisi
KAR
(Osmanlı Dönemi) Küçük tepe
KAR
(Osmanlı Dönemi) Kara büyük ta
KAR
(Osmanlı Dönemi) Ses çıkmasın diye ayağın kenarıyla yürümek
KAR
(Osmanlı Dönemi) Kara taşlı yer
Kar
(Osmanlı Dönemi) DAHK
Kar
(Osmanlı Dönemi) ZALM
KÂR
(Osmanlı Dönemi) f. (Kelimeye bir ek olup, isimleri sıfat yapar) Eden, edici, yapan mânâlarına gelir ve li, lı, cı, ci gibi eklerin de karşılığıdır. İtaat-kâr, hilekâr, isyan-kâr, hamur-kâr, kanaatkâr...gibi
Kâr
(Osmanlı Dönemi) DE'B
kar
Kapıyı çalma
kar
Eskiden Dicle ve Fırat ırmaklarında kullanılan yelkenli bir tekne
kar
Yarar, menfaat, fayda
kar
Doktorun muayene etmek istediği yere parmağıyla vurması
kar
Havada beyaz ve hafif billurlar biçiminde donarak yağan su buharı: "Kıştı, yerler iki karış kar tutmuştu."- T. Buğra
kar
Orhan Pamuk'un bir romanı
kar
Klasik Türk müziğinde sözlü yapıt formu
karma
Sihizm'de kişinin bu dünyada yaptıklarının öteki alemdeki hayatına tesir edeceğine inancını anlatan terim
karma
Ayrı türden olan ögelerin karıştırılmasıyla oluşmuş, muhtelit
karma
Hint felsefesinde, bir bireyin geçmiş eylemlerinin gelecek yaşamları ya da yeniden doğuşları üzerindeki etkisi
karma
Karmak işi
karmak
Favoriten