Definition von kardeş im Türkisch Englisch wörterbuch
- sibling
She doesn't have any siblings.
- Onun hiç kardeşi yok.
I came across your sibling on the street.
- Caddede kardeşine rastladım.
- sister
Yesterday my sister went to Kobe.
- Dün kız kardeşim Kobe'ye gitti.
These are my sister's magazines.
- Bunlar benim kız kardeşimin dergileri.
- brother
He is Taro's brother.
- O Taro'nun erkek kardeşi.
My little brother is watching television.
- Küçük erkek kardeşim televizyon izliyor.
- buddy
You made a big mistake, buddy.
- Büyük bir hata yaptın, kardeş.
- fraternal
- brother; sister; sibling
- fellow
- brother, sister, sibling; fraternal
- an informal form of address: Kardeş, bunu şoföre uzatır mısın? Would you mind handing this to the driver?
- bub
- fra
- brethren
- erkek kardeş
- brother
My little brother is watching television.
- Küçük erkek kardeşim televizyon izliyor.
My brother is as large as I.
- Erkek kardeşim, ben kadar büyük.
- kız kardeş
- sister
My sister likes sweets.
- Kız kardeşim şekerleri sever.
Yesterday my sister went to Kobe.
- Dün kız kardeşim Kobe'ye gitti.
- kardeş ülke
- brother country
- kardeş şehir
- Sister city
- kardeş şehir
- sister cities
- kardeş gibi
- fraternal
- kardeş kardeş
- in a brotherly or sisterly way
- kardeş kardeş
- in a brotherly way, in a sisterly way, without fighting
- kardeş kardeşe savaş
- fratricidal war
- kardeş katili
- sororicide
- kardeş katili fratricide; sororicide
- (murderer)
- kardeş katilliği
- fratricide
- kardeş katli fratricide; sororicide
- (murder)
- kardeş kavgası
- fratricidal quarrel
- kardeş köy a village
- to which students in a school give aid
- kardeş kızı
- niece
- kardeş payı
- equal shares
- kardeş payı yapmak
- to divide something equally, go halves
- kardeş torunu
- (erkek) great nephew
- kardeş torunu
- (kız) great niece
- kardeş torunu
- second cousin
Tom and Mary are second cousins.
- Tom ve Mary kardeş torunu.
- kardeş torunu
- a first cousin once removed
- kardeş şirket
- daughter company
- kan kardeş
- blood brother
- erkek kardeş
- (küçük) cadet
- kardeşler
- {i} siblings
There's a lot of tension among the siblings.
- Kardeşler arasında çok gerginlik var.
She works as hard as her siblings.
- O, kardeşleri kadar sıkı çalışır.
- öz kardeş
- full sister
- öz kardeş
- full brother
- büyük kardeş
- big brother
- üvey kardeş
- stepsister
Mary is Tom's stepsister.
- Mary Tom'un üvey kardeşi.
- Yedi Kardeş
- astr. the Big Dipper
- annesi bir babası ayrı kardeş
- uterine brother
- annesi bir babası ayrı kardeş
- uterine sister
- beş kardeş the hand
- with the five fingers (used in a slap)
- ikiz kardeş
- twin brother
- ikiz kardeş
- twin sister
- kardeşler
- brethren
- öz kardeş
- 1. full brother; full sister. 2. paternal half-brother; paternal half-sister
- öz kardeş
- sister german
- öz kardeş
- full brother/sister
- öz kardeş
- blood brother
- öz kardeş
- brother german
- üvey erkek kardeş
- stepbrother
I'm Tom's stepbrother.
- Ben Tom'un üvey erkek kardeşiyim.
He has become a role model for his younger stepbrother.
- Genç üvey erkek kardeşi için örnek insan oldu.
- üvey erkek kardeş
- stepbrother, half-brother, foster-brother
- üvey kardeş
- half-sister
- üvey kardeş
- stepbrother, stepsister
- üvey kardeş
- sister of the halfblood
- üvey kardeş
- brother of the halfblood
- üvey kardeş
- stepbrother; stepsister
- üvey kardeş
- uterine brother
- üvey kardeş
- uterine sister
- üvey kardeş
- half brother
- üvey kardeş
- stepbrother
- üvey kız kardeş
- half sister