This guy is really wishy-washy. He couldn't make a decision to save his life.
- Bu adam gerçekten karaktersiz. Hayatını kurtarmak için bir karar veremedi.
The uncertainty about the weather has had a definite effect upon the Englishman's character.
- Hava hakkındaki belirsizlik İngilizlerin karakterlerinde belirli bir etkiye sahiptir.
One of the characters in the novel dreams up a half-baked plan for robbing a bank.
- Romandaki karakterlerden biri bir bankayı soymak için acemice bir plan düşünüyor.
Your name affects your personality.
- Adın karakterini etkiliyor.
Recognize and respect the personality of a person.
- Bir kişinin karakterini tanı ve saygı duy.
Representative democracy is one form of government.
- Karakteristik demokrasi, ülke yönetiminin bir şeklidir.
The character depends on personality, not on talent.
- Karakter yeteneğe değil kişiliğe bağlıdır.
He's a well-known television personality.
- O tanınmış bir televizyon karakteridir.
Shakespeare created many famous characters.
- Shakespeare bir sürü ünlü karakterler yarattı.
Warning: unsupported characters are displayed using the '_' character.
- Uyarı: desteklenmeyen karakterler '_' karakteri kullanarak gösterilir.
The fundamental character traits of this woman were pride, decisiveness, and courage.
- Bu kadının temel karakter özellikleri gurur, kararlılık ve cesaretti.
José showed himself to be a person of bad character.
- Jose kendini kötü karakterli bir kişi olarak gösterdi.
One of the characters in the novel dreams up a half-baked plan for robbing a bank.
- Romandaki karakterlerden biri bir bankayı soymak için acemice bir plan düşünüyor.
Which of your parents do you take after in character?
- Karakter olarak hangi ebeveynine benziyorsun?
He has a strong constitution.
- Onun güçlü bir karakteri var.
José showed himself to be a person of bad character.
- Jose kendini kötü karakterli bir kişi olarak gösterdi.
Beauty doesn't say anything about the character of a person.
- Güzellik bir kişinin karakteri hakkında bir şey söylemez.