karşıtı

listen to the pronunciation of karşıtı
Türkisch - Englisch
non
phobe
reverse
contraries
karşıt
opponent

Opponents say genetically engineered crops can cross-pollinate and damage other crops. - Karşıtlar genetik mühendisliği bitkilerin çapraz döllenme yapabileceğini ve diğer bitkilere zarar verebileceğini söylüyorlar.

karşıt
{s} opposed
karşıt
contrary

There is no evidence to the contrary. - Hiçbir karşıt kanıt yoktur.

karşıt
{s} opposite

Delight is the opposite of sorrow. - Sevinmek, üzülmenin karşıtıdır.

People were created to be loved, things were created to be used. The world is in chaos, because everything is opposite. - İnsanlar sevilmek, nesneler ise kullanılmak için yaratılmıştı. Dünya kaos içinde, çünkü her şey karşıt.

karşıt
contradictory
karşıt
{s} reverse
makineleşme karşıtı kimse
Luddite
hristiyanlık karşıtı
Antichrist
karşıt
(Biyokimya) antagonist
karşıt
averse
karşıt
(Denizbilim) conserve
karşıt
(Denizbilim) correspondence
karşıt
counterpart
karşıt
antithetical
karşıt
abhorrent
karşıt
antagonistic
karşıt
contrast
karşıt
alien
ihtiyaca yetmeyecek kadar az, bol karşıtı
not enough to need fewer, abundant anti-
Toplum Terörizm Karşıtı Kurulu; Konfigürasyon Kontrol Kurulu
(Askeri) Community Counterterrorism Board; Configuration Control Board
Zenci karşıtı aşırı ırkçı dernek
Ku Klux Klan
ahlak karşıtı
immoralist
alkol karşıtı
bone dry
alkol karşıtı akım
temperance movement
alkol karşıtı olma
temperance
amerika karşıtı
un-American
bolşevikler karşıtı rus demokrat partisi üyesi
Menshevik
dilbilgisi karşıtı
(Dilbilim) anti-grammatical
din karşıtı
irreligious
düzen karşıtı parti
(Politika, Siyaset) anti-system party
histamin karşıtı
antihistaminic
hristiyanlık karşıtı
antichristian
içki karşıtı
teetotal

Tom used to drink a lot, but now he's a teetotaler. - Tom eskiden çok içerdi ama artık o, bir içki karşıtı.

içki karşıtı
dry
içki karşıtı bir dernek
good templar
içki karşıtı kimse
teetotaler
içki karşıtı kimse
teetotaller
içki yasağı karşıtı
wet
karşıt
antipathetic
karşıt
antipathetical
karşıt
reciprocal
karşıt
converse
karşıt
contrary; opposite
karşıt
contrary, opposite, converse
karşıt
adverse
karşıt
athwart
karşıt
antithetic
karşıt
contra

There is no evidence to the contrary. - Hiçbir karşıt kanıt yoktur.

karşıt
jarring
karşıt
cross

Opponents say genetically engineered crops can cross-pollinate and damage other crops. - Karşıtlar genetik mühendisliği bitkilerin çapraz döllenme yapabileceğini ve diğer bitkilere zarar verebileceğini söylüyorlar.

karşıt
reverse; reciprocating
karşıt
in disagreement with, opposed to
karşıt
anti

He took part in the anti-war demonstration. - O savaş karşıtı bir gösteriye katıldı.

Anti-Chinese sentiment is on the rise in Myanmar. - Myanmar'da Çin karşıtı düşünceler artıyor.

karşıt
objector
karşıt
dis

Anti-intellectualism is often couched in the disguise of criticizing elitism. - Entelektüel karşıtlık, çoğunlukla elitizm'i eleştirmenin kılık değiştirmesiyle ifade edilir.

karşıt
repugnant
karşıt
antonym

Good is the antonym of bad and tall is the antonym of short. - İyi kötü'nün karşıt anlamlı sözcüğü ve uzun kısa'nın karşıt anlamlı sözcüğüdür.

karşıt
{s} inimical
karşıt
{s} reciprocating
komunizm karşıtı
noncommunist
kölelik karşıtı kimse
emancipationist
otorite karşıtı
(Politika, Siyaset) anti-authoritarian
parti karşıtı grup
(Politika, Siyaset) anti-party group
piercing karşıtı
anti-piercing
piercing karşıtı
anti piercing
savaş karşıtı kimse
peacenik
sendika karşıtı
yellow dog
sendika karşıtı
anti union
sendika karşıtı
non union
sendika karşıtı kimse
non unionist
tam karşıtı
the very opposite
tam karşıtı
dead against
tekelcilik karşıtı
anti trust
teslis doktrini karşıtı kimse
Unitarian
teslis doktrini karşıtı öğreti
Unitarianism
vaftiz karşıtı hıristiyan
dipper
çevre kirliliği karşıtı
antipollution
ıngiliz karşıtı
un english
Türkisch - Türkisch

Definition von karşıtı im Türkisch Türkisch wörterbuch

Karşıt
kontrast
Karşıt
tezat
Karşıt
aykırı
Karşıt
anti
Karşıt
zıt

Yatmak, kalkmanın zıttıdır. - Yatmak, kalkmanın karşıt eylemidir.

Uyanmak, uyumanın zıttıdır. - Uyanmak, uyumanın karşıt eylemidir.

karşıt
Nitelik ve durumları birbirine büsbütün aykırı olan, zıt, kontrast
karşıtı
Favoriten