karşın

listen to the pronunciation of karşın
Türkisch - Englisch
though

Though I had never met Jim, I could pick him out right away. - Jim ile hiç karşılaşmamış olmama karşın, ben hemen onu ayırt ederim.

We thought we would write out the directions, in case you got lost. - Kaybolma ihtimalimize karşın, yönleri yazmayı düşündüm.

in spite of, despite, for all; although, though
altho

Although she is rich, she is not happy. - O, zengin olmasına karşın mutlu değil.

Although I was tired, I did my very best. - Yorgun olmama karşın, elimden gelenin en iyisini yaptım.

but yet
albeit
spite of

In spite of the depression, the prices of commodities are still high. - Ekonomik durgunluğa karşın, ticari ürün fiyatları hala yüksek.

notwithstanding
while

While most of us are significantly better off financially than our parents and grandparents, happiness levels haven't changed to reflect that. - Çoğumuz ebeveynlerimiz ve büyük ebeveynlerimizden önemli ölçüde daha varlıklı olmamıza karşın, onu yansıtan mutluluk seviyeleri değişmemiştir.

While I understand what you are saying, I cannot do accordingly. - Söylediklerini anlamama karşın, öyle yapamıyorum.

despite

Despite medical advances, ectopic pregnancy remains a significant cause of maternal mortality worldwide. - Tıbbi gelişmelere karşın dış gebelik, dünya çapındaki anne ölümlerinin önemli bir nedeni olmaya devam etmektedir.

Despite his fame, he is not happy. - Ününe karşın mutlu değil.

per contra
in spite of

In spite of the depression, the prices of commodities are still high. - Ekonomik durgunluğa karşın, ticari ürün fiyatları hala yüksek.

in despite of
as
although

Although she is rich, she is not happy. - O, zengin olmasına karşın mutlu değil.

Although Bob was in disguise, I recognized him at a glance. - Bob maskeli olmasına karşın, ben onu bir bakışta tanıdım.

for all

For all his supposed psychic powers, he could not predict his own death. - Sözde psişik güçlerine karşın kendi ölümünü tahmin edemedi.

For all his wealth, he is not very happy. - Bütün servetine karşın, o çok mutlu değildir.

althought
regardless of the fact that
buna karşın
for all that
ihtimaline karşın
In case

I will alert you in case any inconvenient situation.

buna karşın
after all

He didn't pass after all. - O, buna karşın geçmedi.

He was right after all. - Buna karşın haklıydı.

her şeye karşın
nonetheless, for all that, after all
Türkisch - Türkisch
Gerekenin veya mantığın tersine olarak, rağmen
rağmen
karşın
Favoriten